Samsun
+3...+13° C

SSB TV

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

Biz, bu çerçevede daha kapsamlı bir uygulamaya geçtik;

Vakıfbank ile görüşmeler yaparak, Vakıfbank'ın gerek bankamatik kartları tabir edebileceğimiz hesaplardan para çekmeye olanak sağlayan kartlarının verilmesini gerekse doğrudan doğruya kredi kullanımına yönelik kartlarının verilmesini sağladık. Uygulamamız bu çerçevede devam ediyor.6 No'lu Temennimiz, Genel Kurul üyelerimizin daha sağlıklı değerlendirmeler yapabilmelerini sağlamak amacıyla OYAK iştiraklerini gezmelerine yönelik bir karardı.

Bu çerçevede, 18-22 Eylül 2000 tarihlerinde Niğde, Adana, İskenderun ve Mersin'deki iştiraklere bir gezi tertipledik. Ayrıca, bu yıl yine iki tane çalışmamız olacak; birini muhtemelen Haziran ayında, diğerini ise sonbaharda yapmış olacağız. Burada alınan kararlar titizlikle takip ediliyor, emirleriniz, muhakkak ki, yapılabilecek en yakın çalışmalarla, en ciddi çalışmalarla değerlendiriliyor ve gerekleri, muhakkak ki, en kısa zamanda yapılmaya çalışılıyor; bundan müsterih olun. Komutanım, müsaadenizle, ben, bütün bu yapılan çalışmalarla ilgili bilgi verirken, ayrıca, yine yaptığımız çalışmalarla ilgili bir başka ilave bilgi de vermek istiyorum. Burada, sizin verdiğiniz "kısa, az olsun" direktifi çerçevesinde, resmi çerçeve içinde, alınan kararlara ve alınan temennilere ilişkin bilgileri kısaca arz etmeye çalıştım; fakat, yine kısaca şu bilgiyi vermek istiyorum.

Görüyorum ki, OYAK BANK'la ilgili olarak üyelerimizin ciddi değerlendirmeleri, endişeleri var. Öncelikle şunu söyleyerek başlayayım: Hepimizin bildiği bir prensibi ortaya koyarak, stratejide yapılan bir hata taktik uygulamalarla kolay kolay düzeltilemiyor, hatta, hiç düzeltilemiyor; ama, biz düzeltmeye çalışıyoruz. OYAK BANK'ın alınması, geçmişe dönük baktığımızda, belki doğru bir uygulama değildir diye dahi düşünebiliriz; fakat, bugün elimizde bir banka var, 10 tane şubesi var. Mikyasın artık önemli hale geldiği bir toplumda, bir ekonomik ortamda, 10 şubeli bir bankanın başarılı bir çalışma yürütmesi çok zor; fakat, elimizde bir durum var ve biz, bu durumu, en iyi şekilde, en iyi yönde geliştirmek mecburiyetindeyiz. Ben göreve başladığımın birkaç haftası içinde durumu buradaki kağıt üzerinde inceleyip arkadaşlarımdan burada brifingler aldıktan sonra ve bazı bilançolara, eldeki bazı bilgilere baktıktan sonra, ilk brifingimi OYAK BANK'tan istedim.

OYAK BANK'tan brifing aldığım birkaç gün sonra, Genel Müdürü, tüm Genel Müdür Yardımcılarını ve orta tabakadaki bazı yöneticileri görevden aldım; çünkü, bilançolar ve elde edilen bazı bilgiler, orada bir sıkıntı olduğunu, bazı diğer kuruluşlarda sıkıntıya müsaade edilebilse ve bunlara zaman içinde müdahale edilebilse dahi, bankacılıkta böyle bir imkanın olmadığını değerlendirdim ve belki de, ayrıca kendi ilgi alanıma girdiği için, o konuda bilgimin biraz daha geniş olduğunu düşünerek, bu konuda acilen tedbir almamız gerektiğini değerlendirdim. Dolayısıyla, hemen o konuda gerekli çalışmaları yaptık, bazı arkadaşların görevlerine son verirken, diğer arkadaşlara yeni görevler verdim. ŞALLI Albayımın bizlere söylediği ana mesajdaki sıkıntılar mevcuttur. Yönetim Kurulu Başkanımız Sayın SAKA'nın da söylediği gibi, kendisinin burada sunduğu rakamlarda bazı hatalar vardır. Sanıyorum, kendilerine sunulan belgelerde bir arz eksiliği veya noksanlığı veya sehven hatalar da olabilir. Onları, muhakkak ki, bu toplantıdan sonra Albayımıza arz edeceğiz.

Oradaki üç bankamız; yani, OYAK BANK, Ankerbank ve lrlanda'daki finans kuruluşumuza yönelik olarak sunumda belirtilen takipteki alacaklar miktarı 86 trilyon lira olarak gözüküyor; fakat, bu rakamları yeni bilgiler ışığında toparladığımız zaman bu 36 trilyon olarak gözüküyor. Bu, 86 trilyon da olsa ciddi, 36 trilyon da olsa ciddi. Yani, rakamların sehven toplanması veya yazılması, Albayımın verdiği mesajı, ana mesajı değiştirmiyor. Evet, bankamızın arzu ettiğimiz çizgide gitmediğini biz de değerlendiriyoruz. Yönetim Kurulumuz bu konunun üzerinde fevkalade hassasiyetle duruyor. Kendileri sık sık giderek bankadan da izahat alıyorlar.

Aynca, tüm Yönetim Kurulu, Ankerbank'a da giderek, Almanya'da çalışmalar da yaptı. Buralardaki sıkıntılar halen giderilmiş değil; muhtemelen, kolay kolay da giderilemez; bunlar, ancak, zaman içinde çözülebilecek konulardır. Bütün bu sıkıntıların üzerine bir de şu anda yaşadığımız kriz geldi. Bu, tabii, bankayı, muhakkak ki, negatif etkileyecektir. Öte yandan, yapılan bazı düzeltmelerle ve bazı desteklerle, bankamız, ilk üç ayında kar etmiştir; fakat, bu kar rakamları bana geldiği zaman "karşılığında, olabilecek fazla miktarda karşılık ayırın" dedim.

Tabii, karşılık ayırmak -onu da bir teknik bilgi olarak arz etmek istiyorum demek, o kredilerin geri gelmeyeceği anlamına gelmez; eğer gelmezse, onlar bankaya ödemezse, biz bir cebimizden öteki cebimize ödeyeceğiz demektir. Mesela, bu karşılık ayırmak sizleri korkutmasın düşün­cesi içinde, ben, size şu bilgiyi vereyim ki, çok sıhhatli bir olaydır ben Ziraat Bankasında Genel Müdürlük yaparken, her yıl, muntazaman, bütün takipteki alacaklara aynı miktarda karşılık ayırtır ve net takipteki alacaklar miktarını sıfır olarak götürtürdüm. Ta ki, bu yüzdendir ki, bu politika sonucudur ki, Türkiye'de ilk defa, bir banka ki, bir sürü özel banka varken, o bir kamu bankası olarak tecelli etti Ziraat Bankası, o yıllarda, Moody's ve Standard And Poors'dan reyting alırken, çok yüksek bir reyting aldı. Kendileriyle konuştuğumuz zaman, bize, bunu iki tane faktörün karşılığında verdiklerini beyan etmişlerdi, "biri şu ise, diğeri de çok yüksek miktarda karşılık ayırmanızdır" demişlerdi.

Dolayısıyla, karşılık ayırmak sıkıntılı bir olay değildir; esas sıkıntılı olan, karşılık ayrılmasına yol açan hadiselerin yaşanmış olmasıdır. Ama, bu hadiseler, netice itibariyle bugüne kadar yaşanmış. Biz, artık bunlara karşılık ayırıyorsak, bu kötü bir olay değil. Bu, yarın öbür gün o kar­şılık ayırdığımız kredilerde tahsilat olursa, bizim kar hanemize yazılacak bir husustur.

Dolayısıyla, karşılığın ayrılması demek, bu kredilerin ille de batmış olması anlamına gelmez; ama, o krediler batabilir. işte, battığı takdirde, karşı taraf veya krediyi verdiğimiz taraf parayı bize ödemeyece­ğine göre, biz kendi kendimize o parayı ödeyeceğiz demektir; yani, sermayemizden yiyeceğiz demektir. Ama, o günler geldiği zaman, tabif, takipteki alacaklardan da dü­şüp artık hiç alamayacağımız alacaklar hanesine yazdığımız zaman, bu netice ortaya çıkmış olacaktır. Ama, dediğim gibi, ŞALLI Albayımın mesajı rakamların şu veya bu olması önemli değildir doğrudur, sıkıntımız vardır.

Tabii, biz, bunu, kamuoyunda, bütün bu şekilde, açıklığıyla koymak istemiyoruz, bankamızı sıkıntıya sokmak istemiyoruz. Bankamızın ana sermayesini güçlendirici tedbirleri alıyoruz. Bankacılık, neticede bir hizmet alanıdır, insanları kadar iyidir; iyi insanlarla, iyi çalışanlarla, iyi profesyonellerle orayı sürdürmek, götürmek istiyoruz.Bankacılık yönünde de, sizin talimatınız çerçevesinde, kısaca söyleyebileceklerim bu kadar; ama, emir verildiği takdirde, zaman ayrıldığı takdirde, gerek iştiraklerimize gerek Kurumumuza gerek bankaya yönelik daha geniş değerlendirmeler de emredilirse yapabilirim Komutanım.

BAŞKAN - Genel Kuruldan gündeme getiren olursa, memnuniyetle ...


FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

GENEL MÜDÜR COŞKUN ULUSOY - Ben, kısaca, şimdilik bu kadar, çok hızlı bir şekilde sunmuş oldum.

BAŞKAN - Sayın Genel Müdürümüze teşekkür ediyoruz.

Şimdi, bu 2000 yılı Genel Kurul karar ve temennilerine Yönetimce yapılan işlemleri dinledikten sonra, Genel Kurul adına birisinin söz alarak bunları değerlendirmesini bekliyoruz.

Bu konuda Ahmet BARLAS Albayımız SÖZ istemişlerdir. Buyurun.

HV.YER.KUR.ALB. AHMET BARLAS - Sayın Başkan, Sayın Komutanım, Genel Kurulun Değerli Üyeleri;

  1. Olağan Genel Kurulun 4 No'lu Temenni Karan uyarınca bir önceki yıl alınmış karar ve temennilere OYAK Yönetim Kurulu'nca yapılmış olan işlemlerle ilgili değerlendirmeleri sunacağım.

Yapılan incelemede, Genel Kurul tarafından 2000 yılında 13 karar ve 6 temenni niteliğinde karar alındığı görülmüştür. Alınan bu karar ve temennilerin üye lehine daha iyi hizmet sunumuna yönelik olduğu, bir bölümünün de Kurum tarafından icra edildiği anlaşılmıştır.

Söz konusu karar ve temennilerden başlıcaları ile bunlar hakkında yapılan işlemlere kısaca değinmek istiyorum.

  1. Olağan Genel Kurulun 1 No'lu Kararıyla "2000 yılında üye birikimlerine uygulanacak nema miktarının TUFE veya TEFE'nin yüksek olanından 20 puan üzerinde bir düzeye getirilmesi" OYAK Yönetim Kuruluna hedef olarak verilmiştir.

Bu konuda, TEFE'de gösterilen hedefin % 2.7 üzerinde, TÜFE'de ise % 3.6 puan altında bir performansla üye birikimleri 2000 yılında % 55.4 düzeyinde nemalandırılmıştır. 37. Genel Kurulun Kurum tüm hesaplarının bağımsız bir kuruluş tarafından her yıl incelenerek Genel Kurul ve Temsilciler Kuruluna Kurum düşünceleriyle birlikte sunulması ve Kurum Denetçi Raporlarının bağımsız kuruluş raporlarıyla mukayese edilmesine olanak sağlanmasına ilişkin 7 No'lu Kararının bugüne kadar uygulanmama nedenlerinin Yönetim Kurulu tarafından bir rapor halinde 41. Olağan Genel Kurula sunulma hususu yerine getirilmiştir.

Bu konuyla ilgili inceleme ve değerlendirmeler gündemin ilerleyen maddelerinde ayrıntılı olarak dile getirilecektir. Burada kısaca ifade etmek isterim ki, yıllardır Genel Kurulların ısrarla talep ettikleri bağımsız bir kuruluş tara­fından Kurum'un incelenmesi hususunun bu sene gerçek­leştirilmesi memnuniyet vericidir.

Konut kredileri ve konutlarla ilgili alınan 4 No'lu Kararın uygulandığı, özellikle 2001 yılı içerisinde 688 adet Ankara­Eryaman Konuttan Projesinde konut tiplerinin karar doğrultusunda çeşitlendirilerek 87, 117, 118 metrekare olarak tahsise sunulacak olması üye beklentileri doğrultusunda bir gelişme olarak görülmüştür.

İkitelli-İstanbul arsasıyla ilgili rapor Genel Kurul üyelerine sunulmuştur. Yeni gündemin ilerleyen maddelerinde konu irdelenecektir.

Üyelerimizin en büyük ihtiyacı gelirlerine uygun ödeme şartlarına haiz konut edinmeleriyle ilgili çalışmaların henüz sonuçlandırılamadığı görülmüştür.

Üye görüş ve beklentilerinin Genel Kurul kararlarına da­ha etkin olarak yansıtılması amacıyla yapılması istenen anket üyelere Kurumca uygulanmış ve sonuçlan ile OYAK-Üye ilişkiler Bölümüne gelen başvurular düzenlenip, rapor halinde dağıtılmıştır. Her iki dokümanın, gerek Yönetim gerek Genel Kurul üyelerinin çalışmalarında faydalı birer rehber olduğu düşünülmektedir.

Bankacılık alanında gelişme ve OYAK BANK'ın orta vadeli geliştirme planının oluşturulması çalışmalarının başlatılmasına rağmen, ülke ekonomisinde oluşan belirsizlik ortamı nedeniyle anılan çalışmanın sonuçlandırılamadığı; ancak, Yönetimin bu konuda ciddf bir çalışma içinde olduğu görülmektedir.

Kurum'un özellikle üyelere borç verme sistemiyle ilgili Vakıfbank ile yaptığı işbirliği, hem üyelerin işlemlerinin hızlandırılması ve sürekli, istedikleri zaman krediye ulaşmalarını sağlaması hem de Kurum kaynaklarının kullanılmaması bakımından övgüye değer bir çalışmadır. Diğer sosyal yardımların da, benzer çözümlerle, Kurum kaynakları kullanılmadan sağlanması hususunun uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Tüm geçmiş Genel Kurul kararlarının eksiksiz, çok güzel bir doküman halinde hazırlanıp dağıtılması, her türlü doküman ve belgelerin bilgisayar ortamında ve kütüphanede düzenlenmesi, bir arşiv ve tarihçe olarak, gelecekte her türlü çalışmaya ışık tutacak, kolaylık sağlayacak bir düzenleme olmuştur. OYAK Genel Müdürlüğü'nün belirlediği hedeflere ulaşamadığı kanaatine varılan iştirak ve kuruluşlarla ilgili çalışmaların devam ettiği belirlenmiş olup, ekonomik şartlar da dikkate alınarak, belirli bir plan çerçevesinde, istikrarsızlığı devam eden kuruluşların, 42. Genel Kurula kadar geçen süre zarfında, performans da dikkate alınarak, sorunun çözümlenmesi uygun olacaktır. Üyelere araç satışlarının, yurt çapında 6 şube müdürlüğü yanında, 52 yetkili satıcı vasıtasıyla yürütülmeye başlanması ve üyelerin bu konuda memnuniyetleri, Genel Kurul 2 No'lu Temennisi çerçevesinde Yönetimce ortaya konulan güzel bir uygulama ve sorunlarının çözümlenmesin­de bir örnek olarak görülmektedir. Ayrıca, OYPA Mağazalarında Gülen Kart ile ilgili Genel Kurulun 5 No'lu Temennisi doğrultusunda, Esbank yerine Vakıfbank ile işbirliğine girilmesi, kararlı davranışlarla sorunların ivedilikle çözüldüğünü göstermektedir.

Genel Kurulun 40. Olağan Toplantısında alınan karar ve temennilere yapılan işlemleri genel hatlarıyla değerlendirdikten sonra, Yönetim Kurulunun ve OYAK Genel Müdür­lüğünün yapılan/yapılacak işlemleri Genel Kurul üyeleriyle paylaşmalarını, iletişim konusundaki hassasiyetlerini, şef­faflık ve iş birlikteliklerini, Genel Kurul üyelerinin, dolayısıyla, OYAK üyelerinin OYAK Kurumu ile bütünleşmeleri açısından fevkalade önemli bir gelişme olarak değerlendirdi­ğimi özellikle belirtmek isterim.

Kısaca özetlemeye çalıştığım tüm bu çalışmalar ve hazırlanan raporlar için Yönetim Kuruluna ve Kurum çalışanlarına teşekkürlerimi belirtir; saygılarımı sunarım.

GÜNDEM MADDESi 7 : 2000 yılı 40. Olağan Genel Kurulda verilen 2 No'lu Karar gereğince "37. Genel Kurulun 7 No'lu Kararının bugüne kadar uygulanamamasının nedenleri"ne ilişkin hazırlanan inceleme Raporunun görüşülmesi ve karara bağlanması.

BAŞKAN • Bu konuda bir önerge vardır; müsaade eder-seniz, önergeyi okutuyorum:

2001 Yılı 41. Olağan Genel Kurul Divan Başkanlığına

Önerge Na: 6

Yeni gündemin 7. maddesinde yer alan 2000 yılı 40. Olağan Genel Kurulda verilen 2 No 'lu Karar gereğince "37. Genel Kurulun 7 No'lu Kararının bugüne kadar uygulanamamasının nedenleri"ne ilişkin hazırlanan inceleme Raporu toplantı öncesinde tüm Genel Kurul üyelerine gönderilmiş ve incelenmiş olup, rapor hakkında yapılacak eleştirilere yeterli zamanın ayrılabilmesini temin amacıyla, anılan raporun okunmamasını,

Arz ve teklif ederiz.

Bu konuda istisnai Memur Bayan Nermin ERDİM söz istemişlerdir.

Buyurun.

ISTN. MEMUR AV. NERMiN ERDiM • Sayın Komutanım, Genel Kurulun Değerli Üyeleri;


FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

  1. Genel Kurulun 2 No'lu Kararı uyarınca hazırlanan, 37. Genel Kurulun Kurum'un tüm hesaplarının bağımsız bir kuruluş tarafından (performans dahil) her yıl incelenerek Genel Kurul ve Temsilciler Kuruluna Kurum düşünceleriyle birlikte sunulması ve Kurum Denetçi Raporlarının bağımsız bir kuruluş raporlarıyla mukayese edilmesine olanak sağlanmasına ilişkin 7 No'lu Kararının bugüne kadar uygulanamamasının nedenleri konusunda hazırlanan raporla ilgili değerlendirmeyi arz edeceğim. Yapılan incelemede, hazırlanan raporda, Kurum'un faaliyetlerinin, yasal Denetim Kurulu ve Genel Müdüre bağlı iç Denetim Müdürlüğünce denetlendiği, ayrıca, 205 sayılı Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanununun 38. maddesi uyarınca, en geç her beş senede aktuaryel konularda yerli ve yabancı aktüerler tarafından denetlendiği ifade edilmiştir.

Kurum'un anonim şirket statüsünde olan 25 iştirakinin faaliyetlerinin ise, Türk Ticaret Kanunu gereğince seçilen yasal denetçiler tarafından denetlendiği, bunun yanı sıra, Sermaye Piyasası Kurulu tarafından ilan edilen listede yer alan ve alanında önde gelen bağımsız dış denetim firmaları tarafından düzenli olarak her mali yılın sonunda bağımsız dış denetime de tabi tutulduğu, bu denetimin, OYAK Genel Müdürlüğü'nün talebi üzerine dönem içerisin­de de tekrarlanabildiği belirtilmektedir. Bu açıklamalardan sonra, 37. Genel Kurulun 7 No'lu Kararının uygulanamamasına gerekçe olarak, Yönetim Kurulunun 16 Haziran 1997 tarihli ve 6744 sayılı Kararı gösterilmiştir.

Söz konusu kararda, Kurum'un, 205 sayılı Yasasının yetkilendirdiği Denetleme Kurulu tarafından denetlenmesi ve Genel Kurulun, Denetleme Kurulunca verilen rapor üzerinden karar vermesi, ayrıca, Kurum iç Denetim Müdürlüğü'nce birimlerin denetimlerinin yapılması, beşer yıllık periyotlarla yerli ve yabancı aktüerler tarafından yapılan aktuaryel denetimin olması, Kurum iştiraklerinin yasal ve bağımsız denetçiler tarafından da ayrı ayrı denetlenmesinden ötürü, Kurum muhasebe kayıtlarının bir dış denetim firmasınca denetlenmesinin uygun olmadığı ve yasal denetim organının dışında başka bir organa lüzum olmadığına, Yönetim Kurulunun, gerek gördüğü zamanlarda, Kurum'un faaliyetlerini (performans dahil) bağımsız bir kuruluşa denetlettirmesi şeklinde sonuca varıldığı anlaşılmaktadır.

Anılan kararın içerik itibariyle çelişkili olduğu görülmektedir; zira, bir yandan Kurum'un yasal denetim organı dışında bir organa lüzum olmadığına dikkat çekildiği, diğer yandan, Yönetim Kurulu'nun gerek gördüğünde böyle bir yola başvurulabileceği ifade edilmiştir. Kaldı ki, 37. Genel Kurul görüşmeleri sırasında, 7 No'lu Kararın, herhangi bir itirazla karşılaşılmadan kabul edildiği bilinmektedir. Ancak, 2000 yılında seçilen yeni Yönetim Kurulu tarafından 7 Temmuz 2000 tarihli ve 7 No'lu Kararla, Kurum'un uzman bir bağımsız dış denetim kuruluşuna denetlettirilmesine karar verildiği ve Türkiye'de faaliyet gösteren yabancı ortaklı ilk 5 büyük dış denetim firmalarından Arthur Anderson (C.A.A. Aktif Analiz SMMM A.Ş.) ile 7 Eylül 2000 tarihinde imzalanan sözleşme uyarınca, 37. Genel Kurul'un 7 No'lu Kararının gereğinin yerine getirildiği görülmektedir.

Ayrıca, 2000 yılı Denetim Kurulu Raporu incelendiğinde de, böyle bir dış denetimin yapılamayacağına ve yaptırılan dış denetimin rahatsızlık uyandırdığına dair bir ifadeyle de karşılaşılmamıştır.

Nitekim, Genel Kurul üyelerimiz, ön çalışmaları sırasında, nitelik ve kapsam olarak geçmişteki aktüer incelemelerinden farklı olan bu dış denetim incelemesine ilişkin rapordan da oldukça faydalanmıştır.

Bu konuda gösterdiği hassasiyet ve şeffaflık nedeniyle Sayın Yönetim Kuruluna teşekkür ediyoruz. Sonuç olarak;

  1. Genel Kurulda da belirtildiği üzere, söz konusu bağımsız dış denetim kuruluşlarına yaptırılacak denetim faaliyetlerinin dayanağının 205 sayılı Yasanın 38. maddesi olduğu ve bu hüküm çerçevesinde böyle bir denetimin yaptırılabileceği, üstelik, beş yılda bir değil, istenildiğinde yaptırılmasının mümkün olduğu ve fayda sağladığı değerlendirilmektedir.

BAŞKAN • Bu konuda verilmiş bir önerge vardır; okutuyorum:

001 Yılı 41. Olağan Genel Kurul Divan Başkanlığına

Önerge No: 8

Yeni gündemin 8. maddesinde yer alan 2000 yılı 40. Olağan Genel Kurulda verilen 8 Na 'lu Karar gereğince "sosyal hizmetlerden yararlanan üyelerin kar paylarına bu hizmetlerden yararlandıkları oranda yansıtılmasına ilişkin hazırlanan inceleme Raporu ile 40. Olağan Genel Kurulda verilen 9 No'lu Karar gereğince "Kurum'un mevcut sosyal hizmetlerinin kaldırılarak, üyelerin ödedikleri aidat oranlarına ve üyelik sü­resine göre bir ev ve bir otomobil alabilecek imkanların sağlanabilmesi"ne ilişkin hazırlanan inceleme Raporu toplantı öncesinde tüm Genel Kurul üyelerine gönder/imiş ve incelenmiş olup, raporlar hakkında yapılacak eleştirilere yeterli zaman ayrılabilmesini temin amacıyla, anılan raporların okunmamasını,

Arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden veya Genel Kurul'dan önerge hakkında söz almak isteyen? .. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler ... Etmeyenler ... Kabul edilmiştir.

Şimdi, bu konuda görüşme açacağım. Mühendis Binbaşı Harun KILIÇ söz istemiştir. Buyurun.

MÜH.BNB. HARUN KILIÇ - Sayın Komutanım, Genel Kurulun Değerli Üyeleri;

  1. Genel Kurul'un 8 ve 9 No'lu Kararları gereği Kurum tarafından hazırlanan raporların incelenmesi ve bu raporların üzerinde Genel Kurul'un seçilmiş üyelerinin görüşlerini arz edeceğim.
  2. Genel Kurul'un 8 No'lu Kararı gereğince Kurum tarafından hazırlanan "sosyal hizmetlerden yararlanan üyelerin kar paylarına bu hizmetlerden yararlandıkları oranda yansıtılması alternatifinin Kurum tarafından yapılacak detaylı bir inceleme ve üyeler arasında yaptırılacak bir anketle desteklenerek bir rapor halinde arz edilmesi" konusu ile 9 No'lu Karar gereğince hazırlanan "borç verme ve konut kredisi hizmetlerinin kaldırılarak, üyelerin ödedikleri aidat oranları ve üyelik süresine göre bir ev ve bir otomobil alabilecek imkanların sağlanabilmesi" konusuna ilişkin ince­leme Raporlarını, sosyal hizmet kapsamına girdiği için, aynı başlık altında irdeleyeceğim.

Kuruluşundan bugüne kadar Kurum içerisinde meydana gelen ekonomik ve bünyesel değişikliklerin ve gelişmelerin yanı sıra, üyelerin beklentilerinde de değişiklikler olmuş ve bu değişim, emeklilik yardımının artırılması ya da OYAK'ın katkılarıyla bir ev ve bir otomobile sahip olabilme şeklinde yoğunluk kazanmıştır. Bu düşünceden hareketle, 40. Genel Kurul tarafından yukarıda sözü edilen konuların irdelenerek alternatif çözümlerin rapor halinde Kurum tarafından sunulması istenmiştir. Hazırlanan raporlar incelendiğinde, 8 No'lu Karar için yaptırılan anket sonuçları ışığında konu değerlendirilmiş olup, bireysel eşitliğin sağlanabilmesi için;


 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

  1. a) Sosyal hizmetlere devam edilmesi,
  2. b) Kurumca sürdürülecek sosyal hizmetlerin Kurum

kaynakları üzerindeki olumsuz etkilerini kaldırmak amacıyla, Kurum kaynakları yerine uygun koşullarda dış kaynakların kullanılmasının yaygınlaştırılarak sürdürülmesi,

  1. c) Uygulanan faiz oranlarının piyasa koşullarına yaklaştırılması,
  2. d) Yönetim Kuruluna üçer aylık dönemler için faiz oranlarını tespit yetkisinin verilmesi Sonuçları çıkarılmıştır.

9 No'lu Karar için sunulan raporda ise, sadece 1999 yılı sosyal hizmet verileriyle bir model oluşturularak çalışma yapılmış ve bu imkânın sağlanamayacağı şeklinde bir sonuç çıkarılmıştır.

  1. Genel Kurulun ön çalışması esnasında, oluşturulan modelin yeterli olmadığı tespit edilmiş ve yeni bir çalışma talebinde bulunulmuştur.

Hazırlanan her iki raporun da, sosyal hizmetlerde "bireysel eşitlik" ve "emeklilik yardımlarının iyileştirilmesi veya bir ev ve bir otomobil alabilme imkanlarını sağlama" ana düşüncelerini yeterince desteklemediği ve bunları sağlamak için gerekli alternatif çözümleri üretmediği değerlendirilmektedir.

Bugün sunulan sosyal hizmetler ki, bunlar, aidata esas maaşın 2 katı borç verme, konut kredisi ve mal kredisi üyelerin istediğine bağlı olarak Kurum tarafından yerine getirilen hizmetlerdir. İsteğe bağlı olması, üyeler arasında bu hizmetlerin kullanımında "bireysel eşitlik" prensibine ters düşmektedir.

Şöyle ki: Üye bu hizmetlerden yararlanırken, doğrudan Kurum'un kendi kaynaklarını piyasa faiz oranlarının altında kullanmakta ve bu kaynaklarda tüm üyelerin katkıları bulunmaktadır. Yılsonu kar payı dağıtımı yapılırken, bu hizmetten yararlanan üyenin rezervi, hiç kaynak kullanmamış gibi değerlendirilerek, aynı oranda kar payı almaktadır. Dolayısıyla, bir üyenin yılsonunda aldığı kar payı, bu hizmetten yararlananların kaynaktan aldığı miktar (geri ödemeler ve faizlerin dışında) ile bu miktarın plasmanlarda değerlendirilmesiyle elde edilebilecek kardan mahrum kalarak hesaplanmaktadır.

Bu durum da, özellikle bu hizmetlerden yararlanmayan üyenin kar payı ve dolayısıyla, uzun vadede emeklilik yardımında azalmaya neden olmaktadır. Geri dönüşleri kısa vadede olan 2 katı borç verme ve mal kredisinde bu kayıp miktarı düşük kalmasına karşılık, uzun vadede geri dönen konut kredilerinde bu miktar artmaktadır.

Bu miktarı, 2001 yılının ilk üç ayında verilen 10 milyar liralık konut kredisi üzerinde;

-         Plasman getirisinin yıllık % 60,

-         Sabit ve değişken geri dönüşlerdeki farklı vade sürelerine göre Kurum tarafından uygulanan yıllık faiz oranları, Vade sonu enflete oranı da % 50 olarak,

Kurum yetkilileri tarafından da kabul edilen bir hesaplama modeliyle incelendiğinde;

Sabit taksitli geri ödemeyle kullanılmış konut kredisinin bir üye rezervindeki etkileri tabloda gösterilmiştir. Burada fark satırında yer alan değerler, vade sonuna kadar bir üyeye verilen konut kredisi getirisi ile aynı miktarın plasmanlarda değerlendirilmesi halinde sağlanacak getirisi arasındaki farkın günümüze indirgenmiş miktarıdır.

Sabit taksitli 10 milyar liralık konut kredisini kullanan 941 üyenin, krediyi çektikleri anda Kurum'a kayıtlı 181 676 üyenin her birinin rezervlerinde toplam 17,919,454 liralık bir azalmaya sebep oldukları görülmektedir.

Değişken taksitli geri ödemeyle kullanılmış konut kredisinin bir üye rezervindeki etkileri ise tabloda gösterilmiştir. Yine, burada, fark satırında yer alan değerler, vade so­nuna kadar bir üyeye verilen konut kredisi getirisi ile aynı miktarın plasmanlarda değerlendirilmesi halinde sağlanacak getirisi arasındaki farkın günümüze indirgenmiş miktarıdır.

Değişken taksitli 10 milyar lira limitli konut kredisini kul­lanan 344 üyenin, krediyi çektikleri anda Kurum'a kayıtlı 181,676 üyenin her birinin rezervlerinde 7,668,047 Türk Liralık bir azalmaya sebep oldukları .görülmektedir.

Toplamda, sadece 2001 yılı ilk üç ayı gibi kısa bir sürede konut kredisi kullanan toplam 1,285 üye, krediyi çektikleri anda, Kurum üyelerinin rezervlerinin her birinde 25 578,501 Türk Liralık bir azalmaya sebep olmuşlardır. Şu sonuçlar, aynı zamanda "bireysel eşitlik" prensibine uyulmadığı gerçeğini de ortaya koymaktadır.

Kurum tarafından yaptırılan ankette, ankete katılan üyelerden; % 50.2'si sosyal hizmetlerin uygulanan şekliyle devam etmesini, % 17.2'si sosyal hizmetlerden yararlanan üyelerin Kurum'daki rezervlerinin bu hizmetlerden yararlandıkları öl­çüde negatif yönde etkilendirilmesini, % 13.8'i sosyal hizmetlerde uygulanacak faiz oranlarının piyasa düzeyinin altında; ancak, piyasa faizlerine çok yakın uygulanmasını, O/o 13.3'ü sosyal hizmetlerin kaldırılmasının uygun olacağını, % 5.5'i bireysel eşitliğe ilişkin soruyu ise cevaplamamıştır.

Yapılan anketin yukarıda belirtilen ana sonuçları incelendiğinde, bireysel eşitliğe yönelik olarak belirtilen görüşlerin toplam oranı % 49.8'1 bulmaktadır. Buradan üyeler arasında "bireysel eşitliğin" sağlanması gerekliliğinin ortaya konduğu sonucunu çıkarabiliriz. Konut kredisinin üye rezervi üzerindeki sonuçları göz önüne alındığında, sosyal yardım kuruluşu statüsünde olan Kurumumuzun, sosyal hizmetler konusunda, kendi öz kaynaklarını zora sokmadan, üye isteklerini dikkate alarak ve ana amacın üyenin hizmet süresi sonunda emeklilik yardımının artırılması olduğu gerçeğini göz önünde bulundurarak, bu hizmetlerini, borç verme hizmetindeki Vakıfbank örneğinde olduğu gibi, farklı yöntemlerle yerine getirmesi, üyeler arasındaki bireysel eşitlik sağlayıcı bir uygulama olacaktır. Günümüz ekonomik koşullarında böyle bir uygulama sağlanamadığı takdirde, üyeler arasındaki "bireysel eşitliği" sağlayabilmek için, bu hizmetlerden yararlanan üyelerin rezervlerinde, geri ödemeler de dikkate alınarak, negatif yönde etkilendirilerek kar payı dağıtılmasının, bir başka deyişle, yıl içinde kullanılan miktarın kar orına yansıtılmasını içeren bir modelin uygulanmasının bireysel eşitliği" sağlayıcı bir çözüm olacağı değerlendirilmektedir.

  1. Genel Kurul ön çalışmalarında, 40. Genel Kurulun 9 No'lu kararı gereği Kurum tarafından hazırlanan rapora ek olarak yaptırılan çalışmada, 1990-1999 yılları arasındaki on yıllık bir dönemde, yıl içerisinde verilen konut kredileri, borç verme miktarları ve geri dönüşleri ile borç verme ve konut kredisi miktarlarının aynı yıl içerisinde plasmanlarda değerlendirilmiş olması durumunda üye maaşına düşen yıllık kayıp miktarının hesaplanması istenmiştir. Borç verme sosyal hizmetinin, on yıllık bir dönemde, her bir üye rezervinde ki, bunlar yıllık toplamlardır TL bazında 206,250,453 liralık bir azalmaya, dolar bazında ise ki, bu da yine yıl yıl toplamdır 1,142 dolarlık bir azalmaya sebebiyet verdiği görülmüştür.

Konut kredisi sosyal hizmetinin, on yıllık bir dönemde, her bir üye rezervinde, yine yıllık toplamlar bazında 143,632,767 lira, Amerikan Doları bazında ise 1,105 dolarlık bir azalmaya neden olduğu görülmektedir.

Her iki sosyal hizmetin on yıllık bir dönemde bir üye rezervinde neden olduğu toplam kayıp, Türk Lirası bazında 349,883,220 Türk Lirasıdır, dolar bazında ise bu rakam 2,247 Amerikan Dolarıdır.

Bu sonuçlardan da anlaşılabileceği gibi, sosyal hizmetler konusunda Kurum yürürlükteki uygulamalardan farklı bir yöntem kullanabilseydi, üyelerin bugünkü isteği olan belirli hizmet süresinde bir ev ve bir otomobil alabilme imkanını OYAK'ın katkılarıyla gerçekleştirebilme olasılığı artacaktı.

Sonuç olarak;

Bireysel eşitlik ve sosyal hizmetlerin kaldırılarak üyenin bir ev ve bir otomobil alabilme imkanına çözüm olarak ortaya konabilecek tüm yöntemler, üyenin kendisine sunu­lan sosyal hizmetlerden fedakarlık yapmasını ön plana çıkarmaktadır. Türk ekonomisinde güçlü bir yeri olan Kurum, üyeleri­nin yapabileceği bu fedakarlığa karşın, bireysel eşitlik ve konut edindirme konularında bugüne kadar uyguladığı ve yeterli sonuç alamadığı politika ve yöntemleri değiştirerek, yeni yöntemleri acilen uygulamaya koymalıdır. Kurum tarafından bireysel eşitliği sağlayıcı tedbirlerin alınması ve konut edindirmede uygulanacak yeni politika ve yöntemler, üyelerin beklentisi olan Kurum tarafından yapılan veya yapılacak olan bir konutu alabilecek emeklilik yardımı konusunda, Kurum'un garantörlüğünü ortaya koyması halinde, üyelerin sosyal hizmetler konusunda yapılabilecek fedakârlıkları kabul edebileceği değerlendirilmektedir. Arz ederim.

BAŞKAN - Binbaşı KILIÇ'a teşekkür ediyoruz.

Yönetim Kurulundan verilecek herhangi bir cevap var mı?

Buyurun.

YÖNETiM KURULU BAŞKANI (E) KORG. ! . SELÇUK SAKA • Sayın Başkan, Genel Kurulun Değerli Üyeleri, Değerli Konuklar;

Biraz evvel dinlediğimiz birinci konu, sosyal hizmetlerden yararlanan üyelerin kar paylarının, bu hizmetlerden yararlandıkları oranda kar paylarına yansıtılması şeklindeydi.

ikincisi, Kurum'un mevcut sosyal hizmetlerinin kaldırılarak, üyelerin ödedikleri aidat oranlarına ve üyelik süresine göre bir ev ve bir otomobil alma imkanlarının sağlanabilmesi konusunu içeriyordu.

Bu konu neden neşet ediyor; bu konu şundan neşet ediyor: Gerçekten, sosyal hizmetlerden faydalanan üyeler, di­ğer üyeler tarafından sübvanse ediliyor; çünkü, bu, gerçekten iradeye bağlı bir olay ve buradan çıkan fon çıkışları da, faydalanmayan üyelerin kar paylarını etkiliyor. Şimdi, tabii, biz yeni bir uygulamaya başladık. Bu uygu­lama, sosyal hizmet çıkışlarının, mümkün olduğu kadar Kurum fonlarından yahut da Kurum havuzundan çıkmasını önleyecek olan bir uygulama.

Sosyal hizmet çıkışı olarak en büyük iki çıkışı, borç verme ve konut kredisi teşkil ediyor. Borç vermeyi Kurum dışına çıkarmaya Kurum muvaffak oldu. Dolayısıyla, geride, sadece, Kurum konut kredisinin etkisi kaldı.

Bu etki nasıl kaldırılabilir; bu etki iki türlü kaldırılabilir: Birincisi, yine bu konut kredisinin Kurum dışı kaynaklardan sağlanması halinde kaldırılabilir. İkinci bir husus, halen Kurum'un üzerinde çalıştığı konut edindirmede yeni bir modelin, yeni bir sistemin uygulanmaya konulması şeklidir. Kurum, her ikisi üzerinde çalışıyor. Borç vermede olduğu gibi, konut kredisini de Kurum dışı kaynaklardan sağlama hususunda ilerleme kaydettiğimiz takdirde, üyelerin sosyal yardımlardan mahrum edilmesi gibi bir düşünce kendiliğinden ortadan kalkacaktır.

İkincisi; halen Kurum'un üzerinde çalıştığı ikinci konu olan uzun vadeli taksitlenme suretiyle konut edindirme hususu da tahakkuk ettiği takdirde, gerçekleştirilebildiği takdirde, yine buradan herhangi büyük bir fon çıkışı olmayacağı için, sosyal yardımların diğer faydalanmayan üyeler üzerindeki etkisi de minimuma indirilmiş olacak. Bu itibarla, biz, üyelerimizin, bu sistemler yürürlüğe konuluncaya kadar, şimdilik herhangi bir değişikliğe gitmemelerini tavsiye ediyoruz. Zaten, bu sistemler yürürlüğe girdiği takdirde böyle bir fedakarlık da olmayacağı için, konu da kendiliğinden halledilmiş olacaktır. Bu, şu anda üyelerimizin alım güçlerinin yeterli olma­masından mütevellit bir sıkıntıdır. Bu sıkıntıyı da, yeni yapacağımız veya uygulayabileceğimiz bu modellerle, bu imkânlarla sağlayabildiğimiz takdirde, bu gibi arayışlara lüzum kalmayacaktır.

Ama, arkadaşımız böyle bir çalışma yapmış. Anket, gerçi, bunu fazla desteklemiyor; yani, üyelerimizin büyük bir kısmı sosyal hizmetlerin bugünkü gibi devam etmesi hususunda görüş beyan ediyor, daha küçük bir kısmı kaldırılmasını talep ediyor. Bütün buna rağmen, bununla birlikte, eğer, biraz evvel söylediğim hususlar tahakkuk ettiği takdirde, böyle bir tedbire de lüzum kalmayacak, üyelerimiz de böyle bir fedakârlığa duçar olmayacaklar. Ben, bunu burada açıklamak istedim. Teşekkür ediyorum.


 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

BAŞKAN • Teşekkür ediyorum Sayın Yönetim Kurulu Başkanı.

Burada, bir noktayı, Genel Kurul üyesi olarak tavzih etmek istiyorum. Dün tam yarım saate mal oldu bana. Zannediyorum, 2000 yılında alınan kararın yanlış olarak kaleme alınmasından oldu.

Bakın, şimdi okuyorum: "Sosyal hizmetlerden yararlanan üyelerin kar paylarına bu hizmetlerden yararlandıkları oranda yansıtılmasına ilişkin... " Burada özne yok; ne yansıtılacak? Sayın Yönetim Kurulu Başkanı okurken şöyle ifade ettiler: "Üyelerin kar paylarının bu hizmetlerden yararlandıkları oranda yansıtılmasına" dediler. Bu sefer de nereye yansıtılacağı meydanda değil. Mühendis Binbaşımız -bağışlasın, ismini hatırlayamadım- "yararlandıkları oranda menfi olarak yansıtılmasına" dedi ki, zannederim o; yani, bundan yararlanmışsa, kar paylarının o oranda azaltılarak yararlandırılması diye o bu sene düzeltilirse, o geçen seneki hata giderilmiş olur.

Şimdi, bu önemli konuda eğer Genel Kuruldan söz almak isteyen varsa, söz vereceğim.

Buyurun efendim.

KORG. A. HURŞİT TOLON • Komutanım, Genel Kurulun Değerli Üyeleri;

Biraz önce, Binbaşımız, geçen sene alınan karar doğrultusundaki incelemeye ait düşüncelerini dile getirdi ve bilahare da, Sayın Yönetim Kurulu Başkanımız açıklama yaptılar.

Ancak, benim anladığım şekliyle, ileride alınacak kararlar doğrultusunda üyelerin her birine -tabii, bu bir varsayım ve bir temenni- birer konut yapılabilmesi düşünülse dahi, geçecek zaman içerisinde yapılmış olan incelemenin ortaya koyduğu bir gerçek var. On yıllık bir zaman içerisinde Kurum'un sosyal hizmetlerinden yararlanmamış bir üyeye, her iki ki, bir tanesi Vakıfbank sayesinde dışarı çıkarılmıştır Kurum kaynaklarından yararlanmış üyelerin tahmil ettiği yük 349 milyon Türk Lirası. Şimdi, bunu 3 misline katlasaydık, Silahlı Kuvvetlere katılmış ve 31 yıllık hizmetini tamamlayarak ayrılmak üzere olan bir albayımız için, 3 misliyle, bugünkü rakamlarla, herhalde, Binbaşım, 349 milyon Türk Lirası demek yerine, 1 milyar Türk Lirası diyecekti.

Bu kayıp, onun kar payından 1 milyar Türk Lirası olarak ifade edilebilir ki, esasen, bu, nominal bir değerdir, artarak, yıllara sari olarak, daha da büyük rakamlara baliğ olması lazım.

Bu işin esprisi, kanaatimce, bir tarafta Kurum'un imkanlarından yararlanan üye ile -ki, önerge öyledir- yararlanmayan üye arasındaki bireysel eşitliği sağlamaktır. Evin yapılması olayı, kanaatimce, ayrı bir konudur. Ancak, o gerçekleşene kadar, geçmiş yıllarda düşünülmüş, o sebeple de üzerinde inceleme yapılması talep edilmiş bu hususun, bu Genel Kurulda, Genel Kurulun sayın üyelerinin uygun görmesi halinde karara bağlanmak suretiyle, karar verilmek suretiyle, bu eşitliğin sağlanıp sağlanmayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerektiği inancındayım.

HV.PER.KUR.YB. BASRi ARSLAN· Sayın Komutanım, Genel Kurulun Sayın Üyeleri;

ikitelli arazisinin değerlendirilmesine ilişkin hazırlanan inceleme Raporu Genel Kurulun ön çalışmalarda bulunan üyeleri tarafından değerlendirilmiştir.

Bu değerlendirmeye ilişkin sonucu arz etmeden önce, OYAK üyelerinin yıllardır süregelen konut sorununa ilişkin bazı tespit ve değerlendirmeler ile yeni konut politikasının nasıl olması gerektiğine ilişkin görüşleri arz edeceğim.

OYAK Genel Kurulları, Kurum'un kurulduğu 1961 yılından bugüne kadar toplam 850 adet karar üretmiştir.

Alınan bu kararlar konularına göre analiz edildiğinde görülmektedir ki, karar sayılarına göre ilk beş sırayı;

-         Konut işlemleri,

-         iştirakler,

-         Borç verme,

-         Bütçe, Plan, Program,

-         Temsilciler Kurulu, Genel Kurul, Denetim Kurulu, Yönetim Kurulu

İle ilgili kararlar almaktadır.

Bunları yüzde olarak bir grafik üzerinde görmek istediğimizde ise, yansıda arz edildiği gibi, bugüne kadar üretilen kararların % 22'sinin konutla ilgili konulardan oluştuğunu görüyoruz. Bu tablo bize şunu ifade etmektedir: Konut sorunu, OYAK'ın kuruluşundan beri yapılan Genel Kurul Toplantılarının en ağırlıklı gündem maddesi olarak görüşülmekte, üyelerin ise, çözülmesi gereken en önemli sorunu olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bu sonuç, yansıda arz edilen şu rakamlarla da desteklenmektedir. Şöyle ki: Kurum, kuruluşundan itibaren, bugüne kadar toplam 274,584 üyeye sahip olmuş ve bu üyelerin sadece 72,892'si konut kredilerinden yararlana bilmiştir. Yüzde ile ifade etmek gerekirse, toplam üyelerin % 26'sı konutla ilgili imkânlardan yararlanabilmiştir. Kurumun yaptığı konutlardan yararlanan üyeler ise, toplam üye sayısının sadece % 11 'ini oluşturmaktadır.

Bu tespitler, Binbaşı KILIÇ'ın takdiminde de belirtildiği gibi, OYAK'ın yeni bir konut politikası oluşturmasını zorunlu kılmaktadır.

OYAK'ın mevcut konut politikasıyla üyelerinin eşitlik prensibine uygun olarak birer konut sahibi olmalarını sağlamak, bugünkü ekonomik koşullarda mümkün görülmemektedir. Mevcut politika, hem Kurum kaynaklarının konut kredisi kullanmayan üyeler aleyhine kullanılmasına hem de personelin güç koşullar altında konut sahibi olmasına neden olmaktadır; zira, 2000 yılı için konut kredisi olarak verilen 10 milyar Türk Lirası, Bayındırlık ve İskan Bakanlığının yapı yaklaşık maliyeti birim fiyatlarına göre 100 metrekarelik bir dairenin ancak yarısını karşılayabilmektedir ve bu kredinin adı "konut kredisi" olmasına rağmen, yaygın olarak konut edinme amacı dışında kullanılmaktadır.

Fakat, Genel Kurulun ön çalışmaları esnasında, üyeler, somut bir hedef belirlenmeden de bu kredinin kullanımının kaldırılması modeline haklı olarak karşı çıkmaktadırlar. Bu durumda, Kurum, konut sorunun çözümünde, üyelerin birikimini esas alan, bireysel eşitlikten ödün vermeyen ve gerçekleştirilebilir konut edindirme modelleri geliştirmelidir. Kurum, yapacağı modellemede, Konut Ön Biriktirim Sistemi'nde olduğu gibi, belli bir yılın sonunda üye birikimlerini dikkate alarak, kaç metrelik bir konutun yüzde kaçını üyeye verebileceğini; eğer, Konut On Biriktirim Sis­temine üye ise, bu sahip olma oranının ne kadar artacağını; bu da yetmezse, üyenin ne kadar katkıda bulunması gerektiğini üyeye söyleyebilmelidir.

Bu gerçekleştirildiği takdirde, görevdeki personelin konut kredisi kullanımı esnasında ona Kurum tarafından bir alternatif konut edinme modeli sunulması ve beklediği takdirde nasıl bir konuta sahip olacağını bilmesi sağlanmış olacaktır.

Bu yaklaşım, yine Konut Ön Biriktirim Sistemi'nde olduğu gibi, üyenin süre sonunda ne olacağını bilmesi nedeniyle sisteme güvenini artıracak ve konuta sahip olabileceğini bildiği için, OYAK konutundan almayı kendi iradesiyle isteyebilecektir.

Bu durum, Kurum kaynağının, konut kredisi nedeniyle zamanından önce Kurum'dan çıkmasını önleyecek; Kurum daha büyük miktarlardaki nakdi değerlendirme imkanı bulacağından, üyelerin neması olumlu yönde etkilenecek; Konut Ön Biriktirim Sistemine ilgi artacak ve Kurum 'un mevcut konut edindirme sistemi nedeniyle üye üzerindeki olumsuz imajı değişebilecektir.

Bu görüşü, yakında öneriye çıkarılarak 688 konutluk Eryaman Konut Projesinin ödeme tablosu da desteklemektedir. Eryaman konutlarından 117 ve 118 metrekarelik olan (8), (C) tiplerinin peşin fiyatı ki, en yüksek olanı- 63 milyar 460 milyon Türk Lirası, 87 metrekarelik (A) tiplerinin en düşüğü ise 36 milyar 548 milyon liradır. Taksitli fiyatlarına bakıldığında, (B) ve (C) tipleri 76 milyara, (A) tipleri ise 45 milyara mal olmaktadır.

(B), (C) tipi konutlar taksitle alınmak istendiğinde, ortalama taksit 750 milyon, (A) tipi konutun ise 350 milyon Türk Lirasıdır. Taksitler başlamadan önce (8), (C) tipi konutlarda peşinat 24 milyar ile 19,5 milyar arasında, (A) tipi konutlarda ise 13 milyar 250 milyon lira ile 9 milyar 750 milyon Türk Lirası arasında değişmektedir.

Ayrıca, kaynakmaliyet farkı da, en fazla 20 milyar 583 milyon, en az 11 milyar 873 milyon olarak belirlenmiştir.

Arz ettiğim rakamlar üzerinden, üyelerin, mevcut konut sisteminde ve içinde bulunduğumuz ekonomik şartlarda konut sahibi olup olamayacaklarını takdirlerinize sunuyorum.

Oysa, memnuniyetle müşahede ediyoruz ki, OYAK Genel Müdürlüğü Teşkilatı, görev değişikliğinden sonra aldığı tedbirlerle, Kurum maddi varlığını özellikle plasmanlarda çok iyi değerlendirmiş ve öngörüleriyle, Kurum nakitlerinin çok iyi bir seviyeye çıkmasını sağlamıştır.

Kurum Yönetimi'nin başarısını devam ettirmesi ve 15. yılda verilen konut kredisi çıkışlarının ertelenmesi ve daha büyük fonları değerlendirerek bu başarısını tekrarlaması halinde, Yönetim'ce belirlenecek bir yılda, üyelerin emeklilik yardımının, bir konutu alabilecek seviyelere getirebileceği değerlendirilmektedir. Zira, 15. hizmet yılında konut kredisi kullanma hakkını elde etmiş olan üye, mevcut maaşının artış oranını da dikkate alarak, konut kredisini kullanmaya cesaret edememekte, etse bile, konut alamadığı için, amaç dışı kullanmaktadır.

Takdimimin başında da arz ettiğim gibi, bugüne kadar konut kredisini kullanma hakkını kazananlardan bu krediyi kullanma oranı % 26.5 gibi bir orandır; diğer bir ifadeyle,yaklaşık hak sahibi her 4 kişiden ancak 1 'i Kurum kaynak­larını kullanarak ev sahibi olmayı deneyebilmektedir. Bu durum, Kurum'un, üyelerine, konut edindirme konusunda daha fazlasını yapabilecekken, üyelerin konut kredisini yeterince birikim olmadan çekmesi ve amaç dışı yaygın kullanım nedeniyle kaynak kaybına sebep olmaktadır.

Sayın Komutanım, Genel Kurulun Sayın Üyeleri;

Kurum'un mevcut konut politikasının, üye personelin bireysel eşitlik prensibi çerçevesinde konut sahibi olmasına imkan vermediği ve amaca hizmet etmediği görülmektedir. Bu nedenle, Kurum, mevcut politikası yerine, şimdi arz edeceğim konut edindirme politikasını benimsemelidir.

  1. a) Uygun büyüklükte 'arsa temin edebilecek büyük şehirlerde, şehir merkezi dışında ucuz arsalar temin edilmeli,
  2. b) Arsaları temini müteakip, kısa sürede, müstakil tip konutları da içeren uydu kent projeleri yapılmalı,
  3. c) Uydu kent projesi için, öncelikle dış finansman kaynağı araştırılmalı,
  4. d) Yönetim tarafından yapılacak çalışma sonunda belirlenecek belirli bir hizmet yılı esas alınarak, üyelerin birikimleriyle bir konut sahibi olmaları sağlanmalı,
  5. e) Belirli bir hizmet yılı esas alındığında, üyeliği en az olan üyelere, üretilen konutlardan, bedelini peşin ödemek kaydıyla, konut edinme imkânı verilmeli,
  6. f) Belirlenen yılda üye birikiminin yetersiz kalması durumunda, Konut Ön Biriktirim Sistemi gibi birikim sağlayacak yeni enstrümanlar geliştirilmeli. (Örneğin, OYAK Portföy Yönetimi tarafından yönlendirilecek belirli bir miktar nakit tasarrufu gibi)

Sonuç olarak;

Mevcut konut edindirme politikasının yetersiz kalışı nedeniyle, gelinen bu noktada, yapılan çalışmalar neticesinde önerilen yeni politikanın, Kurum üyelerini, Yönetimin belirleyeceği bir yılda konut sahibi yapabileceği değerlendirilmektedir.

Komutanım, arz ettiğim bu yeni konut edindirme politikası doğrultusunda ikitelli arazisiyle ilgili inceleme Raporu değerlendirildiğinde, ikitelli arazisinin yeni konut politikası için iyi bir örnek olabileceği; projenin büyüklüğü nedeniyle, arsa üzerinde inşa edilecek konut, ticari, sosyal, sağlık, eğitim, rekreasyon ve benzeri tesislerin ve altyapı inşaatlarının, eğer, dış kaynak bulunursa, tamamının OYAK tarafından yapılmasının; kaynak bulunamadığı takdirde, bazılarının OYAK tarafından, bazılarının da oluşturulacak ortaklıklar tarafından (yönetim OYAK'ta olmak kaydıyla) yapılmasının, yapılacak konutların mümkün olan en fazla oranda OYAK üyeleri için, geri kalanının da, dış kaynak bulunmadığı takdirde, dolaylı finansman sağlamak amacına yönelik olarak rayiç fiyatla piyasaya satılmasının uygun olacağı değerlendirilmektedir.

Arz ederim. 

Devam Edecek...



Çevrimiçi Ziyaretçi

16719 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Köşe Yazarı



Son Köşe Yazısı

Köşe Yazarı



ANKET

Oyak çalışanlarından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK'ta yolsuzluk yapılıyor mu?
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK nemasından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK yatırımlarından memnunmusnuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy: