Sayfa 1 / 4

Özetle şunu söyleyeyim: Arkadaşlar endişelenmesinler. Diğer bir hususa geçince arkadaşlar ... ikinci arkadaşıma geçeyim. Bilmiyorum, arkadaşımızın daha başka temennilerine katıldığımı söylemiştim.
Gerçekten, Goodyear, OYPA, OYAKBANK, HEKTAŞ, TUKAŞ, bizim sürekli olarak üzerinde durduğumuz kurumlarımızdır. Gerçekten bize az kar getirmektedirler. Bu sektörlerden bazılarında devam edelim mi etmeyelim mi, ne yapalım; onun araştırması devamlı bizi meşgul etmektedir.
Başlarına yeni getirdiğimiz ve gerçekten iyi olduklarına inandığımız arkadaşlarımıza verdiğimiz talimat şudur; benim şahsen OYPA'nın başına getirdiğimiz arkadaşımıza, kişiye verdiğim talimat şudur: "OYPA'da, günlük hizmetleri, büyük bir ciddiyetle, büyük bir gayretle yönetmeye devam edeceksiniz. Bir taraftan da, biraz yukarı çıkıp, tepeye çıkıp, bu sektör nedir, bu sektör nereye gidiyor; yani, perakendecilik sektörü Türkiye'de ve dünyada nereye gidiyor; bu sektör Türkiye'de nereye gidiyor, bu sektör içerisinde kim kar ediyor, kim zarar ediyor; bizim kar etmemiz mümkün müdür, bu sektörde devam etmemiz uygun mudur; edeceksek şartları nedir, edemeyeceksek bize bunu söyleyin."
Bize getirdiği ilk intiba, bana bundan onbeş yirmi gün evvel geldi, OYPA ile ilgili 2-2,5 sayfalık bir tespitler manzumesi getirdi; şunları, şunları, şunları yapmamız gerekli dedi. Bunların büyük bir kısmı idari tedbirlerdir, parasal tedbirler bunların içerisinde çok azdır. "Bunları aldığımız takdirde, size, baştan, işe başlarken verdiğimiz hedef dikkate alınarak OYPA'yı düşünüyor musun" diye sordum; bana verdiği cevap: "Biz, bu firmayı büyütürüz, biz bu şirketimizi daha üst seviyelere getiririz." Şimdi deneyeceğiz, bir müddet daha deneriz. Yeni bir heyet, yeni bir ruh, yeni bir politika, yeni bir strateji, yeni tedbirler ve yeni insanlar... Bunlar yapamazsa, ondan sonra diyeceğiz ki, bu sektörde bizim işimiz yok. O zaman, biz de çekiliriz.
Başka bir hususa geçmek istiyorum arkadaşlar. Tuğgeneral Noyan UMRUK, bütün şirketleri teker teker ele aldı.
Şunu söyleyeyim: Bir defa, Türkiye'de, şirketlerin durumlarını bu şekilde analiz etmek ekonomi bilimine ne kadar uyuyor, o ayrı bir tartışma konusu; yani, ben buraya ne kadar sermaye koydum, sene sonunda ne kadar kar aldım, kar almadığıma göre ben başarısızım, bu şirketi kapatayım veya devam etmeyeyim.
Size bir misal vereyim: Rakamlar açıktır. Migros halka açıktır. Ben, Migros'un geçen seneki rakamlarını, aklımda kaldığı kadar, rakamlarla vermek isterim size. Türkiye'de yıllık cirosu 1 milyar doların üzerinde, perakendecilik sektöründe ana oyunculardan bir tanesi Migros'tur. 1999 Migros rakamları itibariyle söylüyorum -şu anda elimde tam rakamlar yok, bu hususta bir hazırlık yaparak gelmiş değilim- geçen sene Migros'un sene sonu bilançosunda yaklaşık 14 veya 15 trilyon lira kar görebilirsiniz; ama, o bilançoyu dikkatle incelediğiniz takdirde, bu firmanın, seneyi, faaliyet yılını 14 veya 15 trilyon lira faaliyet zararıyla kapattığını, 30-35 trilyon lira da repodan, mevduat faizinden devlet kağıdından vesaireden kar kazanmak suretiyle, para kazanmak suretiyle, sene sonuna 14-15 trilyon lira karla çıktığını görürsünüz. Adı geçen şirketin bilançosunun tetkikinde esas faaliyet karının (zararının) -12.8 trilyon TL, faaliyet dışı gelirlerinin 48.4 trilyon olduğu sonuçta faaliyet karının 35.6 trilyon olduğu görülmüştür. Şimdi, eğer enflasyon düşerse, enflasyon düşmeye devam ederse ... Ki, 2000 yılında da bunu görecektik; son uç ay, bütün firmaların bilançolarında çok değişik hususların çıkmasına sebep oldu; bu konuşmaları başka türlü yapardık; ama, ben size söyleyeyim, geçen sene firmaların büyük kısmını, senenin son üç veya dört ayında tekrar faizlerin yükselmesi neticesinde eldeki nakit paralarını sermaye piyasasında kullanmaları nedeniyle zararlarını kapatmaları ve hanelerinde kar gözükmelerinden dolayıdır. Birincisi bu. ikincisi, apel ödemeleri. Tabloda verildi. Efendim, biz 80 trilyon almışız, 80 trilyon lira da apel vermişiz. Apel sokağa atılmış bir para değil; apel, o şirketin varlığına, ilave edilmiş bir paradır. Bunu Noyan UMRUK da . bilir. Dolayısıyla, bu para iki işe yaramaktadır; birincisi, işletme sermayesindeki eksikliği tamamlamaktadır; ikincisi, mal olarak şirkete aynen intikal etmektedir.
Ben, size, bir çalışmamızda nemanın hesabını arz ettim, anlattım. Biliyorsunuz, nema hesabının aktif tarafında kurum varlığı ve o sene kurumun kazançları vardır; yani, geliri vardır. ikinci tarafında da matematik rezerv vardır. Her ödediğiniz apel sol tarafta aktife girer ve üye hesaplarına, aynen, kuruşu kuruşuna geçer. Tek bir kuruşu, üyenin nemasından kaybolmuş tek bir kuruş değildir. Bunu açık olarak tekrar vurgulamak istiyorum.
Dolayısıyla "biz bu kadar para verdik; ama, bu kadar para aldık, dolayısıyla burada nemamız azaldı" kesinlikle doğru değildir. Yıl sonunda bu apel ödemeleri bizim öz varlığımızdaki bir artıştır ve üye nemalarına da aynen yansımaktadır. Benim arkadaşlarımın konuşmalarından katıldığım noktaları tekrar özetleyerek sözlerimi bitirmek istiyorum. Masrafları kısacağız. Bu sene kriz durumundayız, masrafları biraz daha kısmak zorundayız. Masrafları kısmada da en önemli husus, tabiatıyla, büyük masrafların kısılmasıdır. Burada masrafları kısarken de, üretim kayıplarına sebep vermemek icap eder. Biz de bunu yapıyoruz. TUKAŞ'ta, OYPA'da, hatta, Mais'te, masrafları kısma hususunda -belki de, kamuoyunda rahatsızlık da yaratacak ileride- Türk toplumunda pek istemediğimiz bir kısım işsiz insanlar da olması pahasına -tabiatıyla, diğer kısımlarda, diğer hususlarda da, kağıt, kalem masrafından elektrik, su masrafına, araba masrafına kadar; bunları arz etmek istemiyorum- radikal bütün tedbirler, ekonomideki gelişmelere göre alınmaya devam edilecektir.
Ekonomi daralırsa, biz de daralacağız; ekonomi gelişirse, açılırsa, biz de açılacağız. Birincisi bu. ikincisi yine, Tuğgeneral Noyan UMRUK'un konuşmasında vardı- gerçekten, şu anda, plasman gelirlerimizin de ilavesiyle, hazır değerlerimizde büyük bir artış oldu, 300 trilyona yaklaşan bir artış oldu. Bizim bunu nereye plasman edeceğimiz, nerede kullanacağımız, şu anda, Kurum Yönetiminin, sizi temin ederim, her gece rüyalarına giren hususlardan bir tanesidir. Elde biraz nakit bulunması size güvence sağlayabilir; ama, nakdin fazla bulunması, bir güvenceden ziyade, atıl paradır, kullanılmayan bir paradır ve zarar hanesine yazılabilecek bir paradır. Kurum Yönetimi bunun farkındadır.
Bu paralar, en kısa zamanda, Kurum'a yeni varlıklar kazandıracak, üyelerin kazanç hanelerine yeni kazançlar getirecek, yeni ekonomik varlıklara yatırılmak için gerekli bütün dikkat sarf edilmektedir. Bu maksatla, siz de biliyorsunuz, bunlardan bir tanesi, mesela, bir bankanın satın alınmasıydı. Daha sonra Türk Hava Yollarıyla ilgilendik. Şimdi ilgilenmeye yine devam ediyoruz; ama, herhalde, o başka bir mecraya giriyor. Bunlar sadece bir iki tanesi. Çok daha rasyonel yatırım yerleri araştırma hususunda Kurum gerekli bütün çalışmaları yapmaktadır arkadaşlar. Bunu da size arz etmiş olayım. Ama, bütün bu konuşmalardan, neticede, yine de, büyük mikyasta yararlandığımızı, bu konuşmaları ileriki günlerde mutlaka tekrar önümüze alıp, Yönetim Kurulu'nda bu konuşmaları tekrar didik didik edeceğimize, bu konuşmalardan gerçekten Kurum ve üyelerimiz için yararlı gözükecek hususları mutlaka hayata geçirmek için gerekli kararları alacağımıza sizi temin ederim.