Sayfa 6 / 6

Katılımcı: Zaman gazetesinde çalışıyorum. Başbakanın “EMASYA bu kadar ciddi mi?” diye sormasının o dönemde Meclis Araştırma Komisyonu’nun Şemdinli’ye dair raporunu okumamış olduğunu gösterdiğini düşündüm. Bu beni çok daha vahim bir noktaya götürdü; çünkü o raporda Esat Canan imzalı ifadede valinin ordunun yetkisi altında kaldığı ve yapılan operasyonlardan neredeyse hiçbir şekilde haberdar edilmediği ifade ediliyordu. TESEV’in hazırladığı Almanak’ta da yine Hakkari’de yüzden fazla gerçekleştirilen operasyonun yalnızca birinden valinin haberinin olduğu yer alıyordu. Başbakanla olan bu diyalog da dikkate alındığında, bu son açıklamaları, bugünkü Başbakanın Taraf gazetesi aleyhine söylediği sözleri acaba çok mu ciddiye alıyoruz ya da siyaset mi oyun yapıyor, meseleyi ciddiye almıyor?
İsmet Akça: Vergi adaletsizliği bir vakadır zaten, bir sorundur da. Eşitsizlikleri eşit davranarak değil, farklı davranarak aşarsınız; dolayısıyla Güneydoğu’nun vergiden muaf olması çok anlaşılır bir durumdur. O bölgeye yönelik teşvik edici uygulamalar tam da var olan bir eşitsizliği aşmayı amaçlamaktadır. Bir çeşit pozitif ayrımcılıktır bu, eşitsizliklerin aşılmasında da önemli bir mekanizmadır. Herhangi bir eşitsizliği aşmak söz konusu olduğunda, eşitsizlik denkleminin güçlü tarafında duranlara yönelik muafiyetlerin sorgulanması gerekir. OYAK da bu anlamda Güneydoğu’yla karşılaştırılamaz. OYAK kaldıracın güçlü olan tarafındadır. Maaşlar konusuna gelince, yapılan kesintiler emeklilik ikramiyesi olarak geri dönmektedir, maaş değil. Fakat bu o kadar düz bir mesele değildir; herkes pastadan farklı bir şekilde nemalandığından, özellikle alt kademedekiler bu konuda ciddi eleştiriler ortaya koymaktadır. Benim sorunsalım açısından ise belirleyici olan mesele bu değil, OYAK’ın bizatihi kendisinin varlığıdır.
Ali Bayramoğlu: Hayatta doğrular yanlışları götürmez, yanlışlar da doğruları götürmez. Telekulak vahimdir, ama telekulak vahim diye diğer tarafı görmezden gelmek ya da -bugün madem mevzumuz- asker-sivil ilişkilerine telekulak sorusunu aktararak, “Bu ilişkilerden daha önemli değil mi telekulak?” demek bana çok doğru gelmiyor. Temel olan ilkedir. Siyasi alanın genişlemesi demokratikleşmenin ön koşuludur, gerekli koşuludur, ama hiçbir zaman yeterli koşulu değildir. Yeterli koşul o sivil alanda sivil değerlerin filizlenmesidir. Ama yeterli koşulu ararken gerekli koşulu göz ardı etmenin ya da ait olduğumuz kesimler içinden, kavga üreterek buraya bakmanın pek doğru olmadığını düşünüyorum. Siyasi alan sorusuna gelince… “Siyasi alan nasıl oluşuyor?” sorusu farklı bir tartışmanın konusudur. Siyasi alan bir dizi faktör içerir. Tarihsel faktörler, toplumsal faktörler, uzlaşma kültürü, siyasi kültür gibi unsurların bir arada ele alınması gerekir. Biz parçalanmış bir siyasi alan, parçalanmış bir siyasi algı içerisinde yürümek zorundayız. Bunun içerisinden birtakım doğrular üretebiliyor muyuz, önemli olan budur. Mesela Dersim meselesinde “Bu bir katliamdır” demeye doğru gidilebiliyor mu? Sabah gazetesi, Hürriyet gazetesi, büyük televizyonlar artık katliamı savunma yerine, “Bu katliamdır” demeye doğru gidecek bir baskı altında mı? Toplumlaşmak, bireyler arasında paralellikler kurmak, parçalanmışlığı gidermek işte bu tür pratik deneyimlerle, alınan yollarla olur. Bugün Türkiye’de demokrasiyi tanımlarken, 1980’li yıllarda kadından, başörtüden bahsediyorduk. Bugün gayrimüslimi görmeden, onun varlığını ve farklılığını görmeden demokratlık kriteri yerine gelmemiş olur; dolayısıyla bu bağlar, bu parçalanmışlık bağları adım adım kurulur. Ben karamsar değilim, tam tersine umutluyum. Sivil otoritenin ne kadar sivil olduğu benim için çok önemli değildir. Bu toplumdaki gelişmelerin o otoriteyi ne kadar sivil kıldığıdır önemli olan. Sünni İslamcı geçmişten gelip Meclis’te “Dersim bir katliamdı” diyorsa Başbakan, ben bunu önemsiyorum.
Kaynak: Kaynak: Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim adlı kitap ISBN 978-605-88952-2-5. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği İnönü Caddesi, Hacı Hanım Sk. No: 10/12 34439 Gümüşsuyu – İstanbul +90 212 249 15 54