Samsun
+3...+13° C

SSB TV

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

Ordu Millet: İsrail’deki Askeri Şirketler

Rebecca Schiff, Batılı olmayan devletlerde sivil-asker ilişkilerinin her zaman askerle sivil arasında tam bir ayrıma dayanmadığını iddia etmektedir. Ona göre; “geleneksel ve kültürel koşullar, subayların siyasete müdahalesini, ordu siyasi elit ve yurttaşlardan oluşan üç partner arasındaki anlaşmaya ve uyuma dayanarak teşvik edebilir veya engelleyebilir”. Schiff bu vizyonu “uyum kuramı” olarak geliştirmiş ve İsrail’e uygulamıştır. Schiff’e göre, “İsrail toplumu üzerinde ordunun kurumsal ve kültürel etkisi öylesine büyüktür ki bütünlüklü bir sivil kavramı bu ülke için tam uygulanamaz.”[9]

İsrail’de, subayların askeri ve siyasi görevleri birbiri ile karışmakta, subaylar darbeye ihtiyaç duymadan siyaseti etkilemekte, güvenlik sektörü üzerinde meclisin otoritesi bulunmamakta ve subaylar hükümet veya özel kuruluşlarda ikinci bir kariyer bulmak için erken emekli olmaktadırlar.

Baruch Kimmerling, “İsrail militarizminin toplumun merkezi örgütsel prensiplerinden biri olarak hizmet etme eğiliminde olduğunu” savunuyor. Kimmerling, militarizmin üç genel boyutunu tanımlar ve bunların ayrı ayrı var olabilecekleri gibi, çeşitli militarizasyon kalıplarını şekillendirmek için birleştirilebileceklerini belirtir. Bunlardan ilki, ordunun zorlayıcı güç kullanarak uzun bir süre doğrudan ya da dolaylı olarak yönetme yetkisine sahip olduğu zaman ortaya çıkan şiddet-kuvvet boyutudur. Generaller, toplumun yeterli bir kesiminin müşterek olarak, problemsiz ve tartışmasız algıladığı bir meşruiyet biçimi inşa ederler. İkincisi, zorlamadan ziyade iknaya dayanan kültürel boyuttur. Silahlı kuvvetler, kolektif kimliğin bir sembolü olarak ortaya çıkmakta ve kitleler de disiplinli askerleri kutlayan törensel pratiklerin içine çekilmektedir. Üçüncüsü, sivil seçkinlerin ve halkın, tüm ülkenin kritik siyasi ve sosyal ihtiyaçları olarak ordunun önceliklerini içselleştirdiği bilişsel boyuttur. Bu, zihnin kültürel ve kurumsal halinin savaş için sürekli hazırlığa doğru ayarlandığı “sivil militarizm” durumudur. Üç boyut bir araya getirildiğinde, ordu zayıf sivil kurumlar üzerinde hüküm sürmekte ve bürokrasi, ekonomi, eğitim ve kültür gibi tüm sosyal ve devlet ağlarına nüfuz etmektedir. . . . Ordu otonom bir sivil toplumun varlığının önüne geçmektedir.” Kimmerling, İsrail’i, sivillerin gönüllü olarak sürekli askeri hazırlık için yönlendirildiği bir “sivil militarizm” durumu olarak görüyor. Son zamanlardaki literatür, İsrail’de bu köklü militarizmi kıran sosyal davranışları ortaya çıkarıyor. Mesela, artık birçok genç millet için kayıtsız şartsız bir görev olarak zorunlu askerlik görevini ifa etmiyor. Askeri hizmete ilgiyi tekrardan çekmek için askere alım ve sosyalleşme yöntemlerini yeniden gözden geçirme yönünde İsrail Savunma Gücü (IDF)’nde baskı yaratan bir “motivasyon krizi” vardır.[10]

İsrail savunma sanayii esas olarak iki şirkette yoğunlaşmıştır: İsrail Askeri Endüstrileri (IMI) ve İsrail Havacılık Endüstrileri (IAI). Her iki şirket de IDF’nin kendi malı olmamasına ve halka açık olmasına rağmen emekli subaylar bunlardan şahsi olarak, ordudaki kurmay pozisyonlarından silah şirketlerindeki yönetici pozisyonuna geçtikleri bir “döner kapı” gibi yararlanmaktadırlar. 1980’lerde İsrail’in silah endüstrisi zaten “sanayileşmiş ülkelerin dışındaki en büyük ve en gelişmişi” idi ve bu durum onu “Üçüncü Dünya’nın en büyük silah ihracatçısı” yapmıştı. Alex Mintz, o yıllarda İsrail’in ulusal ekonomisinin savunma sanayiine bağımlı hale geldiğini iddia etmektedir. “İşgücünün % 40’ından fazlası, ihracatın yaklaşık % 30’u ve ticari devlet şirketlerinin toplam gelirinin % 18’i savunma alanında bulunuyor.” 2000’li yılların sonunda ülkenin silah ihracatı yılda 6 milyar dolara ulaştı, ancak askeri harcamalar İsrail’in GSYİH’nın yaklaşık yüzde 6’sına geriledi. Bütçe kesintileri ve daralan bir silah piyasasıyla karşı karşıya olan İsrail savunma sanayii, araştırma ve geliştirme çalışmalarının bir bölümünü sivil ürünler için uyarlamaktadır. Ülkenin, ileri teknoloji endüstrilerinde bir sıçrama göstermesi askeri teknolojinin sivil uygulamalarına dayanmaktadır. İlginç bir şekilde, 2015 yılında hükümet, hisselerinin yüzde 90’ına kadarını yabancı yatırımcılara satarak IMI’yi özelleştirmeye başlamıştır. Yakın zamanda hızlandırılmış bir özelleştirme dalgasının bir parçası olarak, hükümet IAI’yi de satmayı planlamaktadır.



Çevrimiçi Ziyaretçi

16748 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Köşe Yazarı



Son Köşe Yazısı

Köşe Yazarı



ANKET

Oyak çalışanlarından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK'ta yolsuzluk yapılıyor mu?
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK nemasından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK yatırımlarından memnunmusnuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy: