Samsun
+3...+13° C

SSB TV

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

Mısır’da Ordunun Ekonomi Üzerindeki Etkisi

Ordu Mısır’da siyasetin ve ekonominin en etkili kurumlarından birisidir. 1952 askeri müdahalesinden bu yana Mısır’a cumhurbaşkanlığı yapmış Nasır, Sedat ve Mübarek ve şu anki Cumhurbaşkanı Sisi ordunun içinden gelmişlerdir. Siyasetin yanında Mısır’da, ordunun ekonomi üzerinde etkisi ve rolü de bulunmaktadır. Ancak bu rolün ağırlığı konusunda tartışmalar da mevcuttur. Bazı uzmanlar Mısır ordusunun ekonomin üçte birini kontrol ettiğini söylemesine rağmen, sürgündeki Mısır eski Ticaret Bakanı Muhammed Raşid bu oranın yüzde 10’dan az olduğunu belirtmektedir.[2]

Mısır’da ordu, makarna, salça, şişelenmiş su, maden suyu gibi gıda sanayinde üretim yanında, enerji, gaz, televizyon, buzdolabı, silah sanayi ve mobilya üretimi yapmakta, stadyum işletmekte, turizmde yatırım yapmakta ve deniz taşımacılığı yapmaktadır.[3] Emlak piyasasında da ordunun etkisi olduğu bilinmektedir. Mısırda siyasi, ekonomik ve bürokratik hayatın bir çok kademesinde ordunun hakimiyetini görmek mümkündür. Mübarek döneminde 29 validen 21 tanesinin emekli asker olduğu belirtilmektedir. Süveyş Kanal İdaresi ile Port Said ve İskenderiye gibi limanlarda koramiral ve tuğamiral rütbesinde askerler yönetici konumundadır.[4]

Ordunun üretimini ve yatırımlarını organize etmek için Mısır’da bir askeri üretim bakanlığı bile mevcuttur. Ordunun, Mübarek döneminde uygulanan liberal politikalar ve özelleştirme girişimlerine kendi ekonomik alanına zarar vereceği düşüncesi ile karşı çıktığı bilinmektedir. IMF den borç alımına karşı çıkan ordu Yüksek Askeri Konseyi’nin kararı ile Mısır Merkez Bankası’na 1 milyar dolar borç vermiştir.[5]

Ekonomi üzerinde ordunun kontrolü Cumhurbaşkanı Cemal Abdül Nasır’ın önderliğinde yapılan 1952 askeri müdahalesinin ardından başlayan devlet sosyalizmi deneyimi ile başlamıştır. Bu dönemde, devlet, kamulaştırma programları aracılığıyla ekonomik varlıklara el koymuştur. Ülkenin ekonomik bağımsızlığını güçlendirmek ve tüketimini sınırlamak amacı ile kemer sıkma önlemleri uygulamaya koyulan bu dönemde kamu iktisadi teşebbüslerinin başına ordu subayları getirilmiş ve üst rütbeli subaylar aynı zamanda ülkenin yönetici elit sınıfını da oluşturmuşlardır. Mısır’ın 1964 Anayasa’sında “Üretim araçları Mısır halkının kontrolündedir” yazmaktadır. Bu maddeye dayanarak ordu halk adına bu yetkiyi devir almıştır. Ancak yolsuzluk ve kötü yönetimin sonucu olarak Nasır’ın halka ekonomik refah sunma projesi istenen sonucu vermemiştir. Bilgi ve becerileri askeri konularla sınırlı olan bu subaylar üretim araçlarının kontrolünde başarısız olmuşlardır.

1970’li yıllarda ordunun iktidar üzerindeki gücü aşınmaya başlamış ve Cumhurbaşkanı Enver Sedat döneminde ekonomide sosyalist yoldan dönülerek batı ile stratejik ilişkileri geliştirmenin bir aracı olarak da piyasa ekonomisine dönülmüştür. Aynı zamanda Nasır döneminde kamulaştırılan sektörler özelleştirilmeye başlanmıştır.

İsrail ile kaybedilen bir savaş ve 1979 barış antlaşması sonunda bir çok iyi eğitimli subay bu yenilginin sorumlusu olarak ordudan ihraç edilmişlerdir. Ancak devlet tarafından “Ulusal Hizmetler Projeler Örgütü” olarak bilinen bir kuruluş oluşturulmuş ve buna bağlı bir çok ticari işletme kurularak bunların yönetimi emekli albay ve generallere verilmiştir. Bu askeri-iktisadi şirketlere diğer kamu ve özel işletmelere verilmeyen çeşitli vergi muafiyetleri ve sübvansiyonlar sağlanmıştır. Bu işletmeler üzerinde hükümetin bir sorumluluğu olmadığı gibi, bu şirketler diğer özel ve kamu işletmelerinin tabi olduğu kanunlara da tabi olmamışlardır.

1992 yılından sonra, Devlet Başkanı Hüsnü Mübarek’in ABD’nin zorlamasıyla yürüttüğü liberal ekonomik programı döneminde IMF ve Dünya Bankası’nın özelleştirme programları yürütülmeye başlanmıştır. Yine Hüsnü Mübarek’in döneminde, 2004 ve 2011 yılları arasında özelleştirme programlarının hızlandırılması askeri sermayeli şirketlerin bakir kalmasına sebep olmuştur. Bunun yanında, bu dönemde yüksek rütbeli subaylar özelleştirilen kamu sektörü işletmelerinde prestijli konumlara atanmışlar ve özelleştirmeden paylarını almışlardır. Ancak, Mısır ordusu, devletin ekonomideki rolünün kısıtlanması, özelleştirmeler ve özel sermayenin desteklenmesinden askeri şirketlere zarar vereceği için çekinmektedir.

Ordu üretimi “Queen” marka makarnaları, “Safi” marka maden suları veya “Wataniyyah” benzin istasyonlarını Mısır’ın her yerinde görmek mümkündür. Bu markalar çok kaliteli olmasa da ordu kantinlerinde ve askeri garnizonlarda bu markalar tekel oluşturmuş durumdadır.

Ordu yürürlükteki kanunlara göre “savunma” amacıyla kamu arazilerine el koyabilmektedir. Mısır’ın kuzeyindeki Akdeniz sahillerinde bu amaçla kamulaştırdığı arazilere ordu turistik tesis ve otel inşa etmektedir. Bunun yanında ordu kamulaştırdığı bu arazileri özel sektöre turistik tesis ve konut inşası için satmaktadır.[6]

Mısırda Silahlı Kuvvetler tüketim malları üretimi başta olmak üzere, temel ekonomik varlıkların kontrolünü elinde tutmakta ve askeri şirketlerin çoğu vergiden muaf tutulmaktadır. Ayrıca, ordunun ekonomideki ayrıcalıklı rolünü kaybetmemek için özelleştirme programları ve neo-liberal ekonomik politikalara karşı çıktığı bilinmektedir. Bunun yanında küresel şirketler dahil yabancı yatırımcılar ortak olarak, Mısırdaki bürokratik bürokrasiyi daha kolay aşabileceklerine inandıkları askeri şirketleri tercih etmektedirler.

Hatta bazı Mısırlı gözlemciler tarafından, Hüsnü Mübarek’in Başkanlıktan düşürülmesinin, yerine hazırlanan oğlu Cemal Mübarek’in babasından daha liberal fikirle sahip olması ve özelleştirmeleri hızlandıracağı ve bu sebeple Mısır ordusunun ekonomik üstünlüğüne zarar verebileceği düşünceleri ile ordu tarafından olumlu karşılandığı iddia edilmektedir.

Mursi liderliğindeki Müslüman Kardeşler hükümeti ordunun bu ayrıcalıklı konumunu değiştirmektense aksine bu ayrıcalıkların eksenini daha da genişletmiştir. Mursi’nin liderliğinde tasarlanmış anayasa orduya sivilleri askeri mahkemelerde yargılama yetkisi de dahil olmak üzere oldukça geniş çaplı yetkiler vermekteydi. Mursi yönetimi ordunun siyaset içindeki ayrıcalıklı konumunu değiştirmeye yönelik adımlar atmadığı gibi ordunun ekonomik alanını genişleten adımlar atmıştır. Devrik Devlet Başkanı Mursi’nin başkanlığının başlarında Mısır ekonomisindeki hızlı bozulma üzerine Başbakan Hişam Kandil, ordunun kontrolü altındaki fon ve kaynakların kullanılabirliğinde silahlı kuvvetlerinin rolünün genişletilmesini kararlaştırmıştır. Bu aynı zamanda Müslüman Kardeşlerin ordunun ekonomik alanına tecavüz etmeyeceğine dair orduya ekonomik bir güvence vermiştir.

Mısır ordusu, ekonominin önemli bir bileşeni olarak emek üzerindeki baskıların ve hak ihlallerinin yanında yer almaktadır. Ekonomik imparatorluğunun yanı sıra egemen siyasi rolünü kaybetmemek ve iktidar bloğunda hâkim durumunu sürdürmek için ordunun zaman zaman şiddete başvurduğu bilinmektedir. Mısır’da Bop Jessop’un deyimi ile, “istisnai devlet”’in ordunun yardımı ile politik ve ideolojik krizlere cevap olarak iktidar bloğunun halkla ilişkilerini yeniden düzenlemek için ortaya çıktığı söylenebilir.

Bunun yanında, liberal demokrasilerin piyasa toplumunun bir türevi olduğu düşünüldüğünde, Mısır ordusunun, ekonomide özelleştirme ve liberal ekonomi karşıtlığının Mısır demokrasinin önünde engel teşkil ettiği görülmektedir.



Çevrimiçi Ziyaretçi

16743 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Köşe Yazarı



Son Köşe Yazısı

Köşe Yazarı



ANKET

Oyak çalışanlarından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK'ta yolsuzluk yapılıyor mu?
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK nemasından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK yatırımlarından memnunmusnuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy: