Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

FacebookMySpaceTwitterDiggDeliciousStumbleuponGoogle BookmarksRedditNewsvine

29 Eylül’de şehit astsubay Ömer Halisdemir’in mezarı başında saygı duruşunda bulunup basın açıklaması yaptıktan sonra yola çıktılar, yürüyerek

Ümit Zileli 10 Ekim 2024 korkusuz.com

Yalnızca bir avuçtular ama on binlerin, yüz binlerin sevgi ve desteğini arkalarına almışlar, yüzlerce kilometre yolu su içer gibi yürümüşlerdi... Yol üzerindeki köylerde, ilçelerde, kentlerde sevgi gösterileriyle karşılaşmışlar, insanların bu desteği kararlılıklarını, dirençlerini artırmış, morallerini düzeltmişti. Üstelik yürüdükçe kalabalıklaşıyorlar, sayıları giderek artıyordu...

Hedef Ankara’ydı; 17 Ekim’de Başkent’te olacak, onları karşılayacak binlerce kişiyle o güne dek yaptıkları tüm mitinglerin en görkemlisini gerçekleştireceklerdi! Tam bir hafta sonra ilk durak Anıtkabir sonrasında da arkadaşlarıyla, dostlarıyla kucaklaşacakları Anıt Park olacaktı...

- Onlar, Astsubaylardı...

Yaşamlarının büyük bölümünü Türk Silahlı Kuvvetleri’ne vakfetmiş, “TSK’nin belkemiği” olarak onurlandırılan astsubaylar...

- Onlar, şimdi de emeklilik onurlarını korumak, hak ettikleri saygıyı ve özeni görebilmek adına yürüyorlardı!

Astsubayların bitmeyen maaş çilesi!

Peki, niçin böylesine zorlu bir yolu yürümenin sebebi neydi? Anlatayım:

Öncelikle ordudaki emekli maaşları arasındaki derin uçurumdu tabii! Bakın nasıl anlatıyordu bir astsubay bu durumu:

Özlük haklarımız 50 yıl öncesinin gerisinde. 1974 yılında bir kıdemli başçavuş maaşı yarbay seviyesindeyken şu anda teğmen-üsteğmen seviyesine düşürülmüştür. Özellikle son 20 yılda bu erime ivme kazanmıştır. Kısacası 50 yıl önceki haklarımızı arıyoruz!

Haksızlar mı? Hayır! Emekli olunca durum daha da vahim hale gelmişti. Astsubay emekli maaşı bağlama oranı görevde iken alınan maaşın yüzde 55’i civarındayken günümüzde bu oran yüzde 40’ın altına inmişti! Bu oran subaylarda yüzde 80 düzeyindeydi. Mesela, bir albay emekli olduğunda yeni başlayan bir teğmen kadar maaş alırken, bir kıdemli başçavuş göreve yeni başlayan bir astsubayın maaşının neredeyse yarısını alabiliyordu. Bu durum adil ve kabul edilebilir olmaktan çok uzaktı!

Mesela, bir bombayı imha eden astsubaya değil, “imha emrini” veren subaya tazminat veriliyordu, iyi mi! Subay emekli olduğunda da beş adet tazminat almaya devem ediyor, astsubaya ise hiçbir tazminat ödenmiyordu!

Adaletsizliğin daniskası maaş konusunda işte böyle işliyordu...

Statü ve lisans çilesi!

Gelelim diğer yaşamsal sorunlara...

Günümüzde vatani görevlerini yapmak için asker ocağına gelenlerin yaklaşık yüzde 70’i lisans mezunuydu. Aynı şekilde astsubaylardan daha alt statüde olan uzman çavuşların büyük bir kısmı da lisans mezunuydu. Ancak astsubaylar büyük
bir ısrar ve inatla ön
lisans mezunu olarak bırakılıyor, eğitim
bile onlardan
esirgeniyordu!

Bir teğmen tabur komutanı, bir üsteğmen alay komutanı olamazdı mesela. Her makamın bir statüsü vardı. Ancak bu kural astsubaylar için geçerli değildi! Bir kıdemli başçavuş tayin ya da emekli olduğunda yerine çok rahatlıkla astsubay çavuş atanabiliyordu... Kısacası astsubayların statüsü yok sayılıyordu!

Kısacası, Türk Silahlı Kuvvetleri’ne yıllarca emek veren, en çok şehit veren meslek gurubu olan, ancak bir köşede unutulmuş olan astsubaylar mali konularda tarihin en yoksul günlerini yaşıyorlar ne yazık ki! En büyük Türk büyükleri defalarca söz vermesine karşın bu sözlerin hiç tutulmadığını da belirtmeliyim...

Çok mu şey istiyorlar? Asla... Üstelik istedikleri, zaten hak kazanmış olmaları gereken konular, tıpkı diğer yoksullaştırılmış milyonlarca emekçi gibi...

Onlar şu sıralarda Ankara’ya doğru yüzlere kilometreyi aşarak geliyorlar; onur için, saygı için, vicdanlara seslenmek için geliyorlar...

Desteğimizi esirgemeyelim...

Kaynak: https://www.korkusuz.com.tr/tsk-nin-mahsun-incinmis-evlatlari-p23350