Samsun
+3...+13° C

SSB TV

Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

 

Cengiz Çandar: Benim bu konuşmada tamamlanmasını arzuladığım, altının çizilmesi gerektiğini düşündüğüm husus şu: OYAK’ın vergi muafiyetinin kendisine muazzam bir avantaj ve mali birikim sağladığına, İsmet Akça değindi. Bu bizi özellikle 1980’den sonra neoliberal finansman politikalarıyla kârlılık oranı katlanarak gelişen ve dolayısıyla güçlenen OYAK’ın ve dolayısıyla Silahlı Kuvvetler’in mali özerkliğinin sağlama alındığı gibi bir çıkarsamaya da bizi götürür; ancak bütün bu olanlar serbest piyasa kurallarına pek uymamaktadır. Aynı şekilde, Avrupa Birliği’nin ekonomiye ilişkin kriterlerine de pek uygunluk göstermemektedir. Bu konudaki argümanlar nasıl karşılanıyor? Avrupa Birliği sürecinde ortada OYAK’la bağlantılı bir sıkıntı yok mu? ikincisi, Türkiye’de demokratikleşmede burjuvazinin zaaflarından söz edilir. Türk ekonomi sistemi içinde OYAK’ın doğal rakipleri kendi aleyhlerine-OYAK lehine çalışan rekabet ortamına karşı seslerini yükseltmiyorlar mı, niye yükseltmiyorlar? Bu soruların cevabını kısaca alalım.

 İsmet Akça: Türkiye tarihine baktığımızda -bir burjuvazi tarifi yapmayıp gerçekliğin kendisini dikkate alacaksak- aslında darbe süreçleri ve benzer süreçlerde OYAK baş destekleyicilerden olmuştur. Türkiye büyük burjuvazisi açısından dokuz-on yılda bir yönelim farklılığından bahsedebiliriz. Dolayısıyla da aslında bütün bu uzun yıllar boyunca OYAK ya da ordunun zaten genel olarak Türkiye burjuvazisi açısından sorun olmadığı görülür. Türkiye’nin özellikle büyük sermaye grupları, büyük holdingleri OYAK’la doğrudan ortaklıklar kurmuş veya sermaye içindeki hani bölünmelere bakıldığında aynı safta yer alabilmiştir. 28 Şubat sürecini, hani TÜSİAD-MÜSİAD çatışmalarını hatırlayalım ve OYAK’ın nerede durduğuna bakalım. işin bu boyutunda bir çatışma görmüyoruz, bir eleştiri de yükselmemekte. Avrupa Birliği’nde de bu meselenin gündeme geldiği platformlar olmuş, özellikle Ortak Ekonomik Sosyal Konsey’de git-gelli raporlar çıkmıştır. İstanbul Sanayi Odası Başkanı o dönemde Ortak Konsey’in başkanıydı ve orada doğrudan OYAK’ın normal bir kuruluş olduğunu vurguladı. Bunun arkasında özel bir talebin var olduğunu, böyle bir lobi faaliyeti yapılması konusunda görüşmelerin sürdürüldüğünü biliyoruz. OYAK’ın kendisi de bu tarz uygulamalara gitmektedir; örneğin Avrupa Emeklilik Fonları Birliği’ne kendini üye olarak kaydettirmeye çabalamış ve en sonunda bu isteğini gerçekleştirmiştir. Bütün bunlar aslında bu kurumun bir yandan kendini normalize etme hali olarak görünmektedir. Ekonomi ile siyaseti hiçbir zaman birbirinden kopuk görmeyen bir insan olarak, burada ortaya çıkan sorumluluğu önemsiyorum. Kapitalist ekonomiye baktığımızda, silahı elinde tutan bir gücün bu alanda doğrudan var olmaması bir çeşit temel ilke gibidir. OYAK’ın bu alandaki varlığı hiç değilse bu ilkeyi bzomaktadır; aynı bedenin iki kolundan biri silah tutarken, diğeri parayı tutmaktadır bir anlamda. Bugüne kadar bu konu çok fazla sorunsallaşmamış, sadece bazı somut olaylar üzerine hem içeride hem dışarıda tepkiler, eleştiriler gündeme gelmiş, ama bunlar daha genel bir eleştiriye dönüşmemiştir.

Bu arada Avrupa Birliği açısından şunu unutmayalım: OYAK’ın çok güçlü ortaklıklar kurduğu şirketler Avrupa’nın çok büyük sermaye gruplarıdır; dolayısıyla bir lobi gücüne sahiptirler Avrupa Birliği sürecinde. Bu lobi faaliyeti belki de meselenin bizim gördüğümüz ya da benim gördüğüm haliyle görülmemesine yol açmaktadır. Cengiz Çandar: Türk Silahlı Kuvvetleri’nin hâlâ anketlerde en güvenilir kurum olarak çıkmasının, askerin toplum ve siyasi karar mekanizmaları üzerindeki ağırlığını artırıcı bir etken olarak hesaba katılması gereğine vurgu yapmak istiyorum. Bunun bir psikolojik savaş ürünü olduğunu anlamanın vakti gelmiş ve geçmektedir bence. Nitekim son bir hafta içinde yayınlanan, basına sızan belgelerde de bu algının istenerek yaratıldığı konusunda, gene asker kaynaklı bazı bilgilere erişme imkânı olmuştur. Neye göre en güvenilir kurum? Kim soruyor bunu; kime ve ne anlamda soruyor? “Ülkeyi yönetmesi istenen en güvenilir kurum” sorusuna yüzde kaç olumlu cevabın çıktığı şüphelidir. Bunun kanıtı da, Türkiye’de askeri darbelerden sonra yapılan seçimlerde o askeri darbeye en uzak tavır alan, en mesafeli duran, en soğuk davranan siyasi partilerin normalde alabileceklerinin üstünde oy çoğunluğuyla iktidara getirilmiş olmasıdır. Dolayısıyla bu sloganın muhtemelen tam da bugün, bu panelde konuşulan konulara uygun bir şekilde askeri vesayet rejimini tahkim etme amaçlı bir psikolojik savaş sloganı olduğunu tespit etmek, en güvenilir kurumun Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu konusunda adeta bir dogma halini almış kabulleri zihinlerden çıkartmak gerekir.

Kaynak: Kaynak: Türkiye Siyasetinde Ordunun Rolü Asker-Sivil İlişkileri, Güvenlik Sektörü ve Sivil Denetim adlı kitap ISBN 978-605-88952-2-5. Heinrich Böll Stiftung Derneği Türkiye Temsilciliği İnönü Caddesi, Hacı Hanım Sk. No: 10/12 34439 Gümüşsuyu – İstanbul +90 212 249 15 54



Çevrimiçi Ziyaretçi

16747 ziyaretçi ve 0 üye çevrimiçi

Köşe Yazarı



Son Köşe Yazısı

Köşe Yazarı



ANKET

Oyak çalışanlarından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK'ta yolsuzluk yapılıyor mu?
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK nemasından memnunmusunuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy:

ANKET

OYAK yatırımlarından memnunmusnuz
  • Toplam oy: (0%)
  • Toplam oy: (0%)
Toplam oy:
İlk oy:
Son oy: