Kullanıcı Oyu: 0 / 5

Yıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değilYıldız etkin değil
 

Darbeleri Araştırma Komisyonu Raporu’nda OYAK rahatsızlığı (1)

Bu köşeyi takip edenler 205 sayılı Kanun’la kurulan Ordu Yardımlaşma Kurumu hakkında yazmış olduğumuz yazıları hatırlayacaklardır. OYAK’ın ülkemizin gözde kurumlarından birisi olduğu tartışmasızdır.

Bu çerçevede, 2017 yılı Faaliyet Raporu’na göre OYAK’ın; 30 bini aşkın çalışanı, Türkiye ve yurt dışında 19 ülkede farklı sektörlerde faaliyet gösteren 88 şirket, 320 binin üzerinde üyesi olan büyük bir grup olduğunu görüyoruz. Yine 2017 konsolide sonuçlarına göre, OYAK’ın toplam hasılatı 37 milyar TL, toplam varlıkları 73,9 milyar TL, toplam ihracatı ise 4,4 milyar ABD Doları’dır. Bu kuruma 205 sayılı Kanun’la verilen kamu tüzel kişiliği ise önemli bir ayrıcalıktır. Bu yazımızda OYAK hakkında raporda yer alan önemli bilgilere yer vereceğiz.

OYAK niçin darbeleri araştırma komisyonu raporuna girdi?

28.11.2012 tarihli “Ülkemizde Demokrasiye Müdahale Eden Tüm Darbe ve Muhtıralar İle Demokrasiyi İşlevsiz Kılan Diğer Bütün Girişim Ve Süreçlerin Tüm Boyutları İle Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Kurulan Meclis Araştırması Komisyonu Raporu’nda” OYAK hakkında ilginç bilgilere yer verilmiştir.

Bu raporda yer alan önemli hususlara yazımızda yer vererek bazı değerlendirmelerde bulunacağız.

Raporda aynen şu ifadelere yer verildiğini görüyoruz: 1960 darbesinin ardından sermayenin iki yönlü olarak, militaristleştiği söylenebilir. İlk olarak, bizzat sermaye kesiminin ordunun politikalarını onaylayıcı ve ordu ile yakın ilişkiler geliştiren bir yaklaşımı olmuştur. Bu bağlamda Sakıp Sabancı anılarında babasının sürekli bir şekilde askerlerle irtibat halinde olduğunu ve Sabancı şirketlerinde emekli askerlerin yönetici olarak sorumluluk üstlenmelerine özen gösterildiğini dile getirmiştir. Ordunun 1960 öncesi işadamlığı karşıtı tutumu, bu tarihten itibaren değişmiş ve karşılığında iş dünyası seçkinleri de bir ortaklık ya da boyun eğme duygusuyla, orduya hem insan gücü hem de maddi kaynaklar sunmayı akıllıca bir yönelim olarak görmeye başlamışlardır. Zaten siyasal nitelikli bir özerkliğin ve müdahale yetkisinin bir sonucu olarak ortaya çıkan OYAK, orduyu kapitalist sisteme ihtiyacı olan ve bu nedenle siyasal sisteme müdahale etmekten kaçınan bir yapıya dönüştürmemiş, aksine ordunun ülkenin siyasal gelişimine müdahale etme eğilimini daha da arttırmıştır.

Amaç, Türk Silahlı Kuvvetleri üyeleri için yardımlaşma hizmetlerinin sağlanması

Raporda; Türkiye’de 27 Mayıs 1960 askeri darbesinden kısa bir süre sonra, günün askeri-sivil hükümetince önerilen sui generis bir yasa maddesi Kurucu Meclis tarafından çıkarılan bir “özel kanun” ile OYAK adı altında bir oluşum meydana getirerek, hızla onandı. Bu yasanın “amaç” maddesi (Türk Silahlı Kuvvetleri üyeleri için yardımlaşma hizmetlerinin sağlanması), oluşumun asıl etkinlik alanı olduğundan eksik gösteriyordu; son maddenin ayrıntılı listesi, büyük bir ticari işletmenin Silahlı Kuvvetler’in kurumsal yapısıyla birleştirileceği gerçeğinden azını anlatmıyordu. Çoktan siyasetçi olmuş at sırtındaki memur; tüccar, sanayici, sermayedar ve gelir sahibi olacaktı. Öyle de oldu ve bunu başarılı bir şekilde yaptı. 1961’den 1970’e OYAK’ın net değeri şaşılacak bir biçimde yüzde 2.400 oranında arttı. Ordu açısından bakıldığında temel güdünün, askerin geçmiş yıllarda oldukça kötüleşmiş olan maddi koşullarını iyileştirme ve kendilerini o koşullara düşüren sivil iktidarlar karşısında iktisadi özerkliklerini garantileme olduğu söylenebilir.

OYAK’ın kuruluş gerekçesinde neler yer alıyor?

Raporda aynen: Filhakika, uzun hizmet yılları sonunda TC Emekli Sandığı’ndan alınan maaş ve ikramiye ile ancak mütevazı geçim şartları sağlanmakta, küçük bir ev sahibi olmak hususunda müşküllerle karşılaşılmaktadır... İktisadi hayatın gün geçtikçe inkişaf ettiği memleketimizde ordu mensupları herhangi bir sebep tahtında vazifeden ayrıldıkları takdirde, bugünkü mevzuat muvacehesinde kendilerine sağlanan yardımlarla kendi içtimai seviyelerine uygun bir hayat seviyesi temin edememektedirler... Ordu mensuplarının kendi içlerinde ve kendi mali imkânlarıyla bir dayanışma suretiyle istikbal endişesinden kurtularak maddi ve manevi huzura kavuşmalarını temin maksadıyla Ordu Yardımlaşma Kurumu Kanunu Tasarısı hazırlanmış bulunmaktadır.

OYAK’ın kamu tüzel kişiliği var mı?

Yine raporda aynen: Kurumun özel hukuka mı kamu hukukuna mı tabi olduğuna ilişkin Yargıtay ve Askeri Yüksek İdare Mahkemesi’nin aralarındaki uyuşmazlığın görüldüğü 1978 tarihli Uyuşmazlık Mahkemesi, OYAK’ı bir kamu tüzel kişiliği olarak tanımlamış ve ancak üçüncü kişilerle olan ilişkilerinde özel hukuka tabi tutulabileceğine karar vermiştir. Kazanç merkezli faaliyetlerinde kendisine daha geniş bir alan açmasını sağlamak amacıyla kurum 1. madde ile özel hukuk hükümlerine bağlanmış ve buna karşılık 2001 yılana kadar hiçbir kurumun denetimine açık olmamıştır. OYAK böylelikle hukuksal düzlemde de piyasadaki diğer rakiplerinden daha ayrıcalıklı bir konuma kavuşturulmuştur. Bu durum ordunun siyasî ve ekonomik sınıf karşısındaki ayrıcalıklı konumu ile birlikte düşünüldüğünde kurumun mutlak bir güçle piyasaya dâhil olduğu söylenebilir.

1961’den 1970’e OYAK’ın net değeri yüzde 2.400 oranında arttı

Raporda aynen: Bu mutlak gücün sonuçları hemen hissedildi. Kurumun net varlığı yaşanan bütün ekonomik krizlere rağmen 1960-1980 arası dönemde sürekli bir artış trendinde seyretti ve el attığı bütün girişimlerde başarılı oldu. 1971 ve 1980 askeri darbelerinin hemen ardından kurumun gelirlerinin ilk olarak 1973 ve 1974’te daha sonra 1981 ve 1982’de olmak üzere ikişer kat artması ise kurumun nasıl geliştiği noktasında hayli dikkat çekicidir. 1990’a gelindiğinde Türkiye’nin en büyük holdingi olan kurum, 1996’da dördüncü, 2000’de yine üçüncü sırada yer almıştır. Bu hızlı gelişim sayesinde kurum kısa sürede Türkiye’nin pazar ekonomisini yönlendirebilecek kadar güçlü bir kuruluş halini aldı ve ülkenin sanayileşmesinin ve ekonomik gelişiminin doğal müttefiki oldu.

Sonuç olarak OYAK’ın böylesine güçlü bir şekilde piyasaya dâhil olması kaçınılmaz bir şekilde “sermayecilerin militaristleşmesi” denen sürece katkıda bulundu. OYAK çeşitli yasal ayrıcalıklara sahiptir ve bunlar arasında en önemlisi vergi muafiyetleri olup OYAK’a bağlı iştirakler normal bir şekilde vergi ödemesine rağmen, OYAK’ın kendisi vergi muafiyetleriyle diğer holdinglere göre bir ayrıcalık taşıyor. OYAK şunlardan muaftır: Kurumlar vergisi, diğer her türlü gelir vergisi, katılım ücreti ve düzenli aidat alan tüm kuruluşların ödediği özel gelir vergisi, bütün satış ve tüketim vergileri, tüm yasal işlemlerden alınan damga vergisi. Dahası, OYAK’ın serveti, kazancı ve tahsil olunacak hesapları, tıpkı hükümetlerinki gibi üçüncü şahıslara karşı rüçhan hakkına sahiptir. OYAK’ın mal varlığına zarar veren her şahıs ya da kuruluş devlet malına zarar vermiş gibi işlem görür. Bunlara rağmen Özel Yasa, OYAK’ın Özel Ticaret Yasası’na bağlı yasal bir oluşum olduğunu söyler.

En basitinden sormak gerekirse, sayın Cumhurbaşkanı, yerli otomobil için babayiğit arayışına girerken OYAK grubunu niçin bu alanda bulamadığımızı anlamakta zorlandığımızı belirtmek isteriz. Yıllarca bu alanda kamu tüzel kişiliği zırhı ile faaliyette bulunan bir kurumun yerli oto konusunda ve ülke açısından stratejik alanlarda niçin etkili ol(a)madığını merak ediyoruz. Acaba bu merakımızda haksızlık mı yapıyoruz? Siz ne dersiniz?

Kaynak: https://www.yenisafak.com/yazarlar/ahmet-unlu/darbeleri-arastirma-komisyonu-raporunda-oyak-rahatsizligi-1-2047113 Ahmet Ünlü 02.09.2018